Bir zamanlar küçük bir kasabada Geppetto adında bir ihtiyar oyuncakçı yaşarmış. Yaptığı tahtadan oyuncakları satarak geçimini sağlarmış. İhtiyar oyuncakçının hayatta üzüldüğü tek şey bir çocuğunun olmamasıymış. Bir çocuğunun olması için neleri vermezmiş ki. Bir gün yeni bir oyuncak yapmak için ormana gidip kütük aramaya başlamış. Derken tam aradığı gibi bir kütük
Bir terziyle bir kuyumcu birlikte yolculuk yapıyorlarmış. Bir akşam, güneş dağların ardına çekilince, uzaktan yabancı bir mızıka sesi işitmişler. Bu ses gittikçe güçleniyormuş. Kulakları böyle bir şarkıya alışık olmadığı halde bu müzik o kadar hoşmuş ki, bütün yorgunluklarını unutmuşlar; hızlı hızlı yürümeyi sürdürmüşler. MasalBir tepeye vardıkları sırada ay da d
tutsak bülbülÇin’in imparatoru, Çin porseleninden yapılmış çok ünlü ve adı dillere destan olmuş güzel bir sarayda yaşıyordu. Porselen saray, özenle yapılmıştı. Çok inceydi. Sanki dokunsan kırılacak gibiydi.Büyük kral, sarayını halkından daha çok seviyordu. Devlet işlerinin dışında kalan bütün zamanını sarayın güzellikleri arasında geçiriyordu. Sarayın içi ve dışı
Dört ArkadaşEvvel zamanda ovaları verimli topraklarla kaplı, dağları gür ormanlarla çevrili güzel bir ülke vardı. Burada bulunan tüm hayvan ve insanlar çok şanslıydı. Hepsi de günlük yaşamlarını sağlık ve mutluluk içerisinde sürdürüyorlardı. Hiç kimsenin gelecekten endişesi yoktu. Herkes özgürlük ve barış içindeydi.Bu güzel ülkede, kuytu bir ormanın sessiz bir kö
Bir dolar seksen yedi sent. Hepsi buydu. Üç kez hesapladı: bir dolar seksen yedi sent. Ertesi gün Noel’di. Yapacak bir şey yoktu. Oturdu ve küçük bir bebek gibi ağlamaya başladı.Della kocasıyla beraber tek odalı bir evde oturuyordu. Kapının girişinde, içinde hiçbir zaman mektup olmayan bir posta kutusu ve pek sık kullanılmayan bir elektrik düğmesi vardı. Dilligha