Bir avcı günün birinde bir antilop geyiği vurdu. Oturup kendine ziyafet çekiyordu. Tam o sırada, bir monguz ona bir parça geyik eti verilmesini istedi. Avcı aç hayvana iri bir parça et verdi. Monguz, ayrılıp giderken avcıya teşekkür ederek şöyle dedi;“Bir gün benim de sana bir iyiliğim dokunabilir.”Avcı nehre doğru giderken bir timsah gördü. Timsah ile avcı selam
Biraz geciktiğim için, Carnacki yarı şaka bir hiddetle yumruğunu bana doğru salladı. Sonra, yemek odasının kapısını açarak dördümüzü de içeri aldı: beni, Jessop’u Arkright’ı Taylor’u.Eskisi gibi bir arada iştahla akşam yemeğimizi yedik. Yine eskisi gibi Carnacki yemekte pek de konuşkan değildi. Yemekten sonra salona geçerek rahat koltuklara gömü
Çok eskiden bir vakitler bir karı koca yaşardı. Evlilikleri boyunca hiç çocukları olmamıştı. Bu sebeple her ikisi de çok üzgündü ve hiç mutlu değildi. Artık ne yapacaklarını bilemiyorlardı. Sonunda günün birinde bir büyücüden yardım istemeye gittiler.Durumu anlattılar.“Bu iş kolay” dedi büyücü, “dolunay ışığında iki küçük balık tutun biri erkek, biri dişi. Onla
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Pireler berber iken, develer tellal iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Bu masalı şöyle anlatmışlar.Bir padişah ile üç kızı varmış. Bir gün bu padişah kızlarını başına toplamış, beni ne kadar seversiniz? Demiş. En büyük kız dünyalar kadar, ortanca kızı kucak kadar, küçük kızı
Çok eski zamanlarda, Japonya’da cesur bir savaşçı yaşarmış. Herkes ona, “Tawara Toda” yani “Pirinç Çuvalının Efendisi” dermiş ama asıl adı Fujiwara Hidesato imiş. İşte bu adı nasıl aldığının çok ilginç bir hikayesi var.Hidesato, gerçek bir savaşçının ruhuna sahipti ve boş durmaya dayanamazdı. İşte bu yüzden, günün birinde, maceralara atılmak üzere iki kılıc