Biri beyaz, diğeri siyah renkteki kurbağalarımızın huy ve mizacı tıpkı renkleri gibi zıtmış. Ak kurbağa ne kadar iyimserse Karakurbağa o kadar kötümsermiş. Ak kurbağa bir şeye “ak” mı dedi; o hemen atılıp “kara” dermiş. Her şeyin olumsuz tarafını görmeye o kadar alışmış ki, gördüğü her şeyi eleştirmeyi neredeyse meslek haline getirmiş. Yağmur yağsa, Karakurbağa:“
Tuzağa Düşen Akbaba Hikayesi oku, Bir akbaba, bir çaylağa şöyle seslendi:“Uzakları görmede benden üstün hiçbir kuş yoktur!”Çaylak kendisine şöyle cevap verdi:“Bunu söylemek yetmez, ispat etmen gerekir. Gel bakalım, şu ovanın içinde ne görüyorsan söyle?”Akbaba, bir günlük yol tutan bir yükseklikten aşağılara baktı ve çaylağa alaycı bir ifad
Eski zamanlarda, atları çok seven ve aynı zamanda akıllı bir adam vardı. Bu adam günün birinde öldü. Ardında 19 cins at bıraktı. Adam vasiyetinde, atlarının yarısının oğluna, dörtte birinin sadaka olarak fakirlere, beşte birinin de uşağına verilmesini istiyordu.Köyün yaşlıları işin içinden çıkamadılar. 19 atın yarısını adamın oğluna nasıl vereceklerdi? Oğula 9 at
İldenizliler hanedanından Kızıl Arslan’ın oldukça yüksek ve sağlam bir kalesi vardı. Kale o kadar sağlamdı ki kimsenin orayı ele geçirmesine ihtimal dahi verilmiyordu. Bu kale az bulunur bir bahçenin içindeydi. Lacivert tabak gibi çimenlik içinde parlak bir yumurta gibiydi.Günün birinde uzaklardan bir Allah dostu, Kızıl Arslan’ı ziyarete geldi. Adam güngörm
Bir derviş çöl kenarında oturmuş tefekkür ederken, yanından hükümdar geçti. Bu dünyanın endişe ve dertlerinden kurtulmuş olan derviş, ne kafasını kaldırdı, ne de ilgi gösterdi. İktidarından müthiş gurur duyan hükümdar onun bu ilgisizliği karşısında öfkeden deliye döndü ve “Yamalı cübbeleriyle bu dervişler hayvanlardan farksız” dedi.Hükümdarın veziri d