Adamın biri yerde yürüyen bir böcek gördü ve ellerini yukarıya kaldırarak şöyle yakardı, ”Sevgili Allahım, bunun gibi böyle çirkin ve pis böceği neden yarattın ki? Hiçbir işe yaramıyor?”Aradan bir süre geçtikten sonra adam hastalandı ve doktora gitti. Doktorun verdiği ilaçlar işe yaramadı, karnı ağrımaya devam ediyordu. Başka bir doktora gitti, sonra başka bir ta
Günün birinde bir avcı, avlanmak için ormanın derinliklerine gitti. Karşısına aniden bir kaplan çıktı ve onu kovalamaya başladı. Avcı da koşarak kaçmaya başladı ve hemen yakındaki bir ağaca tırmandı. Fakat bu sırada ağacın üst dallarında bir ayının olduğunu fark etti. Yukarıya doğru tırmansa ayı var, aşağıya inse kaplan onu yiyecek. Avcı korkudan olduğu yerde don
Akşamüzeri okul zili çaldı ve öğrenciler gruplar halinde okul kapısından dışarıya çıkıyorlardı. O sırada okul kapısının önünde uzunca bir süredir karşıya geçmek isteyen yaşlı bir kadın duruyordu. Yağmurda ıslanan ıslak ve kaygan caddeye adım atmaya korkuyordu.Birçok öğrenci onu görmesine rağmen dikkat etmeden yollarına gitmişti. Kapıdan en son okul takımı kaptanı
Gün daha yeni doğmuştu. Nil Irmağının kıyısındaki palmiyeler üzerinde dolaşan yaşlı bir turna, kanatlarını çırparak, ”Şimdi oralarda çiçekler açmıştır” dedi. Çiğdemler, kır menekşeleri, güzel kokulularını çevreye yaymaya başlamışlardır. Artık gitmeliyiz, arkadaşlar! Turnalar sevinçle bağırarak, sürü başının çevresini sardılar, ”Gidelim, gidelim” Yalnız turnalarda
Dramalı Vezir Davut Paşa bir kitap hazırlıyor idi. Geceleri uykusundan çalıyor, kandilin kör ışığı altında sabahlara kadar çalışıyor idi. Acele etmesinin nedeni bu kalın kitabı padişahın doğum gününde ona sunacak olması idi.Gecenin bir yansında karısı Düriye Hatun, vezirin yanına geliyor,“Haydi yat artık efendi, gerisini yarın yazarsın” diyor idi.Ama