Bir varmış, bir yokmuş, eski zamanlarda ormanda iki yılan yaşarmış. O yılanlardan birinin kırk kellesiyle bir kuyruğu, diğerinin ise kırk kuyruğu ile bir kellesi varmış.Günlerin birinde ormanda yangın çıkınca yılanları da yanma korkusu sarmış. Bir kelleli kırk kuyruklu yılan yangından kaçmaya başlamış, kaçarken de kırk kelleli bir kuyruklu yılana rastlamış. Yangı
Bir varmış bir yokmuş, bir köpekle horoz varmış. Bunlar bir gün yolculuk sırasında kendi aralarında konuşmaya başlamışlar. “Biz niçin insanoğluna boyun eğiyoruz, biz de gidip bir dağ başına yerleşelim. Orada nüfusumuz artsın, hür bir şekilde yaşayalım.” demişler. Daha sonra da dağa çıkmışlar. Akşam olunca bunlar yatacak yer aramışlar. Horoz bir ağacın üzerine çık
Zekiye babasıyla yaşayan güzel ve zeki bir kızdı. O kadar zekiydi ki babası bir karar vereceği zaman onun da fikrini alırdı. Ama bir keresinde ona hiç bir şey sormadı ve Zekiye’yi çok kızdırdı! Bu, kralın onun kızıyla evlenmek istediği zamandı. Zekiye’nin Babası, bu konuda kızına danışmadan krala şu cevabı verdi.“Ah kralım, kızım sizinle evlenm
Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki en güzel masallara en güvenli masallara ve masal arşivlerine sitemizden ulaşabilirsiniz.Masallar çoğunlukla yaşanmamış, yaşanması imkânsız bazı olaylara bağlı olabileceği gibi, yaşanmış ancak sonradan anlatıla anlatıla olağanüstülüklere bürünmüş bir sözlü edebiyat ürünü olarak ifade edilirler.Masal, genellikle halkın yarattığı
Tanzimat’tan itibaren edebiyatımızda kendine bir yer edinmeye çalışan hikaye, uzun süre tartışmaların odağında yer alır. Başlangıçta bağımsız bir tür olup olmadığı bu tartışmaların temelini oluşturur. Roman yazarları için ön çalışma olarak değerlendirilen hikaye, ancak Ömer Seyfettin ile birlikte Türk edebiyatında yerini sağlamlaştırır.1940’lı yıllara gelindiğind