Hükümdarın birinin beyaz bir atı varmış. Hükümdar, bu atını çok severmiş. Bir gün bütün maiyetinin (“kendi adamlarının”) hazır bulunduğu bir sırada:– Bu beyaz atımın ölüm haberini getirenin kafasını uçurabilirim. Çok dikkatli olun. Çünkü bu beyaz atı canım kadar seviyorum, demiş.Günün birinde, her şeyin eceli gibi beyaz atın da eceli gelir. Ve b
Bir ormanda iki işçi ağaç kesiyormuş. Birinci işçi sabahları erkenden kalkıyor, ağaç kesmeye başlıyormuş, bir ağaç devrilirken hemen diğerine geçiyormuş. Gün boyu ne dinleniyor, ne öğle yemeği için kendine vakit ayırıyormuş. Akşamları da arkadaşından bir kaç saat sonra ağaç kesmeyi bırakıyormuş.İkinci işçi ise arada bir dinleniyor ve hava kararmaya başladığında e
Bundan çok uzun yıllar önce zamanın padişahı iki tane köle satın aldı. Kölelerden biri çok temiz yüzlü ve inci gibi dişleri vardı. Nefesi de tıpkı bir gül gibi kokuyordu. Diğer köle ise oldukça çirkindi, dişleri çürümüş ağzı ise çok kötü kokuyordu.Padişah o güzel yüzlü köleye ihsanlarda bulunarak onu hamama gönderdi. Dişleri çürümüş ağzı kokan çirkin köleyi yanın
Terzi ve İhtiyar Hikayesi, gerçekten iyiliğin güzelliğinin sonuçlarını gösteren, hem ders veren hem de eğitici bir hikaye. Her yaştan okuyucuya hitabeden başarılı bir iyilik hikayesi. İyi okumalar….Genç adam iyi bir terziymiş. Bir dikiş makinesi ve küçücük bir dükkânı varmış. Sabahlara kadar uğraşıp didinir ama pek az para kazanırmış. Çok soğuk bir kış gece
Zengin yaşlı bir adam bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır, İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrının sebebini anlayamaz sadece ağrı kesiciler verip, gider.Fakat adamın baş ağrısı geçeceğine daha da artarak sürer. Baş ağrısının yanında gözleri de yaşarmaya baslar. Başka doktorlar çağrılır. Adam ağrı