Masal; Zaman zaman içinde, kalbur saman içinde; develer top oynarken eski hamam içinde… Babamın dokuz arısı vardı, dünyalar başına dardı. Sayar alırdı içeri, sayar çıkarırdı dışarı… Ben de göz kulak olurdum az çok.Bir gün baktım ki biri yok! Gayrı unuttum gazı tuzu; çıkardım kümesten çil horozu; boynuna geçirdim başlığı, ne kayalığı düşündüm ne taşlığ
Adamın birinin bir keçisiyle bir de eşeği varmış. Keçi:“Ona benden daha iyi bakıyorlar! Onu benden daha iyi yediriyorlar!” diye eşeği kıskanırmış. Bir kurnazlık düşünmüş, eşeğe demiş ki:“Ne olacak bu senin durumun? Bir değirmen taşına koşarlar, onu çevirirsin, bir arkana yük vururlar, onu taşırsın! Bir gün rahat ettiğin yok… Ben senin yerinde olsam ne yaparım, bi
Bir varmış bir yokmuş. Köyün birinde bir çiftçi varmış. Kıtlık olabilir düşüncesiyle bir ambar yaptırıp, unu ve buğdayını oraya depolamış. Depolamış depolamasına da, çok geçmeden ambara bir fare musallat olmuş. Açtığı bir delikten buğdayları yiyormuş. Kendi yetmiyormuş gibi, diğer fareleri çağırıp onlara da yediriyormuş. Böylece, etrafına kendisini pohpohlayan
Güzel bir göl kenarında bir balıkçıl kuşu yaşıyormuş. Her gün tuttuğu Birkaç balıkla geçinip gidiyormuş. Zaman gelmiş, ihtiyarlamış, artık balık tutamaz olmuş. “Bir şeyler yapmalıyım” diye düşünmüş kendi kendine. Aklına kurnazca bir fikir gelmiş. Göldeki yengece demiş ki:– Geçen gün buraya avcılar geldi. Göldeki balıkların hepsini tutacaklarını
Çok güzel bir masal, iyi okumalar.Aslanı olmayan bir ormana çakal kral olmuş. Ee ne demişler? Koyunun bulunmadığı yerde keçiye “beyefendi” derler. Çakala da kral demişler… Gelin görün ki demekle kral olunmuyormuş. Çakal, masumları cezalandırmış, güçsüzlere zulmetmiş. Olur olmaz isteklerle hayvanları canından bezdirmiş. Orman halkı “Allah böyle kralı düşmanımıza v