Alacakaranlık içinde sivri, siyah bir kayanın belli belirsiz hayali gibi yükselen Şalgo Burcu uyanıktı. Vakit vakit inlettiği trampete, boru seslerini akşamın hafif rüzgârı derin bir uğultu halinde her tarafa yayıyor… Kederli bağrışmalarıyla ölümü hatırlatan küfürbaz karga sürüleri, bulutlu havanın donuk hüznünü daha beter artırıyordu. Mor dağlar gittikçe k
Bir varmış, bir yokmuş. Allah’ın kulu çokmuş. Evvel zaman içinde kalbur saman içinde, zamanın birinde, bir Keloğlan varmış. İhtiyar ve yoksul anacığıyla beraberler yaşarlarmış. Anacığı, bu biricik oğlunu “A benim Keloğlum, keleş oğlum” diye severmiş.Günlerden bir gün Keloğlan annesinden izin alıp balık tutmaya gitmiş.“Belki bir kaç balık yakalarım da anacığ
Bir tanrıçanın ölümlü bir insana olan sevgisini anlatan bu güzel öykü, günümüzde Bafa Gölü’nün kenarında yer alan Beşparmak (Latmos) Dağları’nda geçmiştir. Ayın dolunay zamanlarında, bu bölgede mehtaba doyum olmaz. Bafa Gölü gümüş bir tepsiye dönüşür. Ay dağların üstünde gümüş bir top gibi asılıdır. Aşağıya süzülen ışıkları adeta bir müziktir. Saatlerce ay ışığın
Bir Danimarka yazının içine içine doğru yol alan bir yolcu trenindeyim. Nereye gizlendiği bilinmeyen güneşin, o gümüşten ışınlarını ülkeye saçtığı kül rengi, puslu günlerden bir gün. Ortalık ıpıssız. Her şey belli belirsiz bir parıltıyla ışıl ışıl. Trenin hızına ayak uyduran görünü, usul usul değişiyor, sıcağın o incecik sisinde titreyerek uzanıp gidiyor. Korku H
Sonbaharın bunaltıcı, karanlık ve sessiz bir gününde, gökten inen bulutlar yeryüzüne çökmüşken, bir başıma at sırtında eşine az rastlanır türden kasvetin hakim olduğu bir bölgeden geçiyordum. Gece karanlığı çökmek üzereyken, Usher’in Evinin melankolik görüntüsünü seyrederken buldum kendimi. Eve ilk bakışımda, nedenini bilmediğim dayanılmaz bir hüzün sarmıştı içim