Bunda uzun yıllar önce zamanın birinde, zengin bir tüccar varmış. Üç kızı olan bu tüccarın kızlarının ikisi son derece bencilmiş. Ama üçüncüsü, yani adı Güzel olanı hem iyi hem de sevgi doluymuş. Bir gün tüccar, gemilerinin şiddetli bir fırtınada battığı haberini almış. Zavallı adam varını yoğunu kaybetmiş, geriye bir tek kasabadaki küçük evi kalmış. Açgözlü iki
Bir gün, bir tavşan mango ağacının gölgesinde oturmak istedi. Ağaca nezaketle seslendi;“Sevgili ağaç, gölgende oturmama izin verir misin?”Ağaç tavşanın bu nazik davranışından çok mutlu olmuştu. Hafif bir sallantı oldu ve yere olgun mango meyvesi düştü. Tavşan yine Mango ağacına çok çok teşekkür etti. Sonra tavşanın sırtında bir kaşıntı oldu. Mango ağacının gövdes
Bir terzinin bir oğlu varmış. Bu çocuk o kadar küçük kalmış ki, boyu bir başparmaktan fazla uzamamış. Bunun için ona “Parmak Çocuk” derlermiş. Ama çocuğun cesareti pek fazlaymış. Bir gün babasına demiş ki:Babacığım, ne olursa olsun ben uzaklara gideceğim! Babası:– Pekâlâ oğlum, demiş. Uzun bir iğne almış, lambaya tutarak ucuna balmumundan bir to
Evvel zaman içinde bir prenses varmış. Bu prensesin en sevdiği oyun, altın topuyla sarayın bahçesinde oynamakmış. Bir gün yine altın topunu alarak bahçeye çıkmış. Altın topu “hop hop” diye atıp tutarak oynamaya başlamış. Prenses sarayın bahçesinde bulunan küçük bir gölün kıyısına varmış. Burada oturarak altın topuyla oynamaya devam etmiş. İşte tam bu sırada havay
Geçmiş zamanların birinde yaşlı bir adam ve karısı eski bir kulübede yaşarlarmış. Yaşlı adam kulübesinin bir odasında ayakkabı yaparak geçimini sağlarmış. Bir gün ayakkabıcı, yaptığı ayakkabıları satarak kazandığı paraya deri almış. Aldığı deri ancak bir ayakkabı yapılacak büyüklükteymiş. Deriyi masasının üzerine bırakmış. Sonra kapısını kapatıp odasına çekilmiş.