Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde, develer tellal iken pireler berber iken, ben ninemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken. Dağlar Padişahı’nın kırk yaşından sonra bir oğlu olmuş. Bu çocuk, gece demez gündüz demez ağlar dururmuş. Karısı bıkmış usanmış bunun elinden.Bir gün yine emzirip beslemiş. Ama çocuk dilli düdük gibi ötüp duruyorm
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde bir ülkede hamamcı ve karısı yaşarmış. Küçük bir de hamamları varmış. Geçimlerini bu hamamdan sağlarlarmış. Mutlu yaşantılarının tek eksiği bir bebekmiş. Hamamcı da karısı da her gün Allah’a dua ederlermiş. Gel zaman git zaman günlerden bir gün Allah dualarını kabul etmiş. Onlara nur topu gibi bir kız çocuğu vermiş. Ama b
Bir varmış bir yokmuş evvel zaman içinde kalbur saman içinde, kepçe kulaklı kedi kovalamış aslanı, aslan havlamış önce, kedi ise kükremiş, pek korkmuş aslan hemen saklanıvermiş. Koca bir ejderha da saklanmış ayakkabıya, saklanır mı saklanır, ayakkabı küçüktür demeyin ha! Belki de bu ejderha başkadır.Uzaklarda değil çok yakın bir ülkede, bir patates yaşarmış ailes
Sıcak bir yaz günüydü. Her yer çiçeklerle dolu ve hava mis gibi kokuyordu. Çiçek tarlasının üzerinde arı vız vız diyerek yavaş yavaş uçuyordu. Havada o kadar güzel süzülüyordu ki papatya onu hayranlıkla izledi. Uçmaktan yorulan arı papatyanın yanındaki ağaç dalına kondu. Papatya, arı ile konuşmak isteyip seslendi: – Arı kardeş ne kadar güzel uçuyorsun. Oys
Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur saman içinde gökyüzünde kendi halinde uçup duran beyaz bir bulut yaşarmış. Başka bulutlarla anlaşamadığı için hep kendi başına dolaşır, kimseleri beğenmezmiş. Onun burnunun havada olması diğer bulutları çok kızdırırmış. Hatta aralarında konuştuklarına göre beyaz bulut bir gün, burnu havada dolaşırken bir ağaca çar