Anlatılanlara göre Kanuni Sultan Süleyman, Budin Seferinden dönüyormuş. Ordu ile Edirne arasındaki bağlar arasından geçiyormuş. Yolun her iki yanına toplanan halk padişahı ve orduyu coşku ile alkışlıyor, dualar ediyormuş.O sırada nasıl olduysa kalabalık bir anda karışmış. Öncü muhafızlar hemen o tarafa yönelmiş. İnsanlar, ihtiyar bir köylüyü tutmaya ve susturmaya
Anlatılanlara göre, Selçuklu sultanlarından biri, bir seher vakti, alaca karanlıkta tek başına sarayından çıkmış. Ne sebeple yola çıktığı bilinmeyen sultan, atını ovalara doğru sürmüş. Dereler, tepeler aşmış. Derken gün iyice ağarmış, güneş tepeye çıkmış, ortalığı kasıp kavurmaya başlamış. Sultan, günün kızgın sıcağında bir hayli yol almış. Kan ter içinde kalmış.
Bir zamanlar Edirne’nin Setbaşı semtinde yaşayan genç bir kız varmış. Bir gezi sırasında dönemin yeni ve genç hünkârını görmüş ve içine bir sevdâ koru düşmüş. Ama bu sırrını kimselere açamamış. Sevdâsını içine gömmüş.Ancak bir süre sonra, hünkârın gidişi, genç kızı huzursuz etmeye başlamış. Sevdiği bu adam ülkeyi iyi yönetemiyor, gençliğinin seline kapılıyor, çev
Bir varmış bir yokmuş, bir köpekle horoz varmış. Bunlar bir gün yolculuk sırasında kendi aralarında konuşmaya başlamışlar. “Biz niçin insanoğluna boyun eğiyoruz, biz de gidip bir dağ başına yerleşelim. Orada nüfusumuz artsın, hür bir şekilde yaşayalım.” demişler. Daha sonra da dağa çıkmışlar. Akşam olunca bunlar yatacak yer aramışlar. Horoz bir ağacın üzerine çık
Sarıyer’in içerlerinde bir evdi… Bulana kadar epey aradım, yoruldum. Köşk büyük bir bahçe içindeydi. Yalçın çocukluk arkadaşımdır. Hikaye / Öykü— Çok güzel bir köşkünüz var, dedim.— Güher Teyzemin köşkü… dedi.Yalçın’ın kitaplarını görmek için gitmiştim. Beni büyük, kitaplarla dolu bir odaya aldı.Yalçın,— Çaylarımızı burada içelim, dedi.Ben kalın ciltl