Mahkeme salonunda, seksenlerindeki yaşlı çiftin durumu içler acısıydı. Adam, inatçı bakışlarla suskun ninenin ağlamaktan iyice çukurlaşmış gözleri ve keskin çizgileri ve bıkkın bakışları ile etrafını süzüyordu… Ve hakimin tok sesiyle sustu uğultu. Sözü yaşlı kadına verdi, hakim…– Anlat teyze neden boşanmak istiyorsun?Yaşlı kadın derin bir nefes
Küçük kız, kendini bildiği günden beri annesinden büyük bir şefkat görmüş ve ondan duyduğu sözlerle, pamuk prensesten daha güzel olduğuna inanmıştı.Ona göre, nur yüzlü ve badem gözlüydü. Bir tanecik yavrusuydu her zaman. Ama ilk okula başlayınca işler değişti. Arkadaşları, onun hiç de güzel olmadığını, hatta çirkin bile sayıldığını söylemekteydi.Küçük kız, ilk ön
Sokağımızdaki yeni ve bakımlı evlerin arasında çok eski ve harap bir ev vardı. Kapısının üstündeki tarihe bakılacak olursa, neredeyse üç yüz yıllıktı. Bazı günler, aralık kalan perdelerin arasından sert bakışlı ve asık suratlı portreleri görebiliyordum. Sokağın geniş pencereli ve beyaz duvarlı evleri, yaşlı komşularını hor görür gibiydiler. Eski evin şato merdi
Savaşın en kanlı günlerinden biri. Asker, en iyi arkadaşının az ileride kanlar içinde yere düştüğünü gördü. İnsanın başını bir saniye bile siperin üzerinde tutamayacağı ateş yağmuru altındaydılar. Asker teğmene koştu:– Teğmenim, fırlayıp arkadaşımı alıp gelebilir miyim? “Delirdin mi?” der gibi baktı teğmen.– Gitmeye değer mi? Arkadaşın del
Otobüs yolcuları elinde beyaz bir baston taşıyan genç ve güzel kadının otobüse binişini içten gelen bir sempati ile izlediler..Basamakları geçti. Boş olduğu söylenen koltuğu el yordamı ile buldu. Oturdu.. Çantasını kucağına aldı. Bastonu koltuğa yasladı. 34 yaşındaki Susan, bir yıldır görmüyordu. Bir yanlış teşhis sonucu görmez olmuş, birden karanlık bir dünyanın