“Hoş geldin küçük insan!”“Ayıp oluyor ama müdür bey.”“Aaa! Ne ayıbı canım, latifenin ayıbı mı olur?”Oluyordu. Pek âlâ latifenin de ayıbı oluyordu. Artık burnuna kadar gelmişti Yüksel’in. Bırakacak gidecekti işi. Her sabah aynı terane, yetmişti artık. Her gün müdürün ona takılması onu sinir ediyor ve insanların içinde olunca da bir de gücendiriyordu. Ama devir sağ
Babasının işi nedeniyle çocuğun orta öğretimi kesintilere uğramıştı. Öğretmeni orta ikinci sınıftayken, büyüdüğü zaman ne olmak ve ne yapmak istediği konusunda bir kompozisyon yazmasını istedi.Çocuk bütün gece oturup günün birinde at çiftliğine sahip olmayı hedeflediğini anlatan 7 sayfalık bir kompozisyon yazdı. Hayalini en ince ayrıntılarıyla anlattı. Hatta haya
Öğretmen, yetişkin sınıflardan birisine şöyle bir ödev verir:– “Sevdiğiniz birine gidin ve ona kendisini sevdiğinizi söyleyin.”Bir sonraki dersin başında ise öğrencilerden birisi söze şöyle başlar:– Geçen hafta bize bu ödevi verdiğinizde size sinirlenmiştim. Bu sözleri söyleyebileceğim hiç kimsenin olmadığını düşünüyordum. Eve giderken bir anda yüreğimin sesine k
Japonya da dilden dile dolaşan, herkesin birbiri ile paylaştığı bir hikaye, ortalığı kasıp kavurmuş okuyan herkesi derinden etkilemiştir. Yazarının kim olduğunu bulamadığımız bu hikaye, günümüzde pek çok ailenin sorunlarından olan bir durumu gözler önüne sermiştir. Bildiğimiz gerçekleri bu hikaye ile tekrar hatırlatmak için sizlerle paylaşmak istedik. Çocuklarımı
Erzurum – İran transit yolunda seyredenler çok çeşitli tabiî manzaralarla karşı karşıya kalırlar. Aras Nehri’nin geniş yatağını takip ettikçe her an değişen manzara, insanı, Doğu’ya değil de Batı’ya gidiyormuş gibi büyüler. Bu tabiî güzelliklerin dışında yol boyunca çeşitli tarihî kalıntılar da dikkatimizi çeker. Bunlardan başka bir de, bugün altı göz