Bundan çok çok önce büyük bir ülkenin çok güçlü bir padişahı varmış. Bu padişahın bir türlü oğlan çocuğu olmazmış.Bu duruma çok üzülen padişah mutlaka bir oğlan çocuk babası olmak istiyormuş. Ne yapsın? Tekrar evlenmekten başka çare yok… Son defa olmak üzere başka bir kızla evlenmiş. Çok geçmeden karısı gebe kalmış. O zaman padişah karısına şunları söylemiş
Çok Güzel Masallar ve Çok Güzel Hikayeleri Okumak:Eski zamanda çocuk yüzünden hiç talihi olmayan bir Han vardı. Ne kadar evladı dünyaya gelmişse hiç biri yaşamamıştı.Bir gün Han’ın bir kız çocuğu oldu. Han, derhâl en itibarlı hekim ve hocaları saraya çağırttı:Bu kızı nasıl yaşatalım, diye sordu.Hekim ve hocalar dediler ki:– Han’ım! Kerimenize yer altı
Kuyunun duvarlarındaki ayak yerlerine basarak ağır ağır inmeye başlayan genç delikanlı çok geçmeden son taşa bastı ve eli suya dokundu. Kova su yüzünde idi. Hiç bir şeye takılmamıştı. Hayretle etrafını yoklayan Abdullah Çelebi, kovanın ipini yukarıdan sarkıtılan ikinci bir ipe bağladı. Kovayı su ile doldurdu ve:– Kovayı çekini… diye bağırdı.Hava kara
Hurma ağaçlarıyla süslü yollarda halk neşe içinde idi. Çalgılar çalınıyor, şarkılar sokakları dolduruyordu. Renk renk giysiler içinde cambazlar, şehrin meydanlarında gösteriler yapıyorlardı. Saraya giden yolda şehrin ileri gelen büyük aile reisleri, kumandanlar, tüccarlar Sultanı tebrik etmek için âdeta yarışıyorlardı. Bir haftadır ülkede bayram havası vardı. Çün