Genç adam, antika merakı sebebiyle Anadolu’nun en icra köşelerini dolaşıyor ve gözüne kestirdiği malları yok pahasına satın alarak işini yapıyordu. Kış kıyamet demeden sürdürdüğü seyahatler sırasında neredeyse başına gelmeyen kalmamış gibiydi. Fakat bu seferki hepsinden farklı görünüyordu. Yolları kapatan kar yüzünden arabasını terk etmiş ve yoğun tipi altı
Babacığım başlıklı hikayeyi tüm anne babalarımızın ısrarla okumasını tavsiye ediyoruz. Mutlaka okunuz, okumadan geçmeyiniz lütfen.Küçük çocuk okuldan geldiğinde, holün sonundaki odaya doğru gitti. Ve duvarın dibinde duran tabureye çıkarak, kapının üstündeki camlı bölümden baktı. Babacığı her zamanki yerinde, eski bir sedirde oturuyordu. Önünde de birkaç tane içk
Bir zamanlar birlikte yaşayan ve küçük bir toprak parçasını yine birlikte ekip biçen baba-oğul vardı. Yılda birkaç defa yetiştirdikleri sebzeleri atmak üzere bir öküzün çektiği arabalarına yüklerler ve en yakındaki şehre giderlerdi, isimleri ve üzerinde yaşadıkları toprak parçası dışında, baba ve oğlun paylaştığı hemen bir şey yoktu. Birbirlerinin tam tersi yarat
Rivayet o ki, vicdan bir gün ansızın kayboldu. Her yanlışı suçlayan vicdan, beraberinde getirdiği suçluluk duygularını ve acıları da alıp yok olup gitti. İnsanlar “Özgürüz!” diye çığlık atıp onun yokluğundan yararlanmaya başladılar. Soygunlar, yağmalar, kuvvetlinin zayıfı ezmesi, çıkarcılık, yaltaklanma… sıradan hale geldi.Zavallı vicdan ise yol
Bir Bilgeye:– İnsan ne zaman yemek için acele eder? diye sordular. Bilge bu soruya şu cevabı verdi:– Zengin kimse, acıktığı zaman yemek için acele eder. Fakir ise bulduğu zaman yemek için acele eder. Ömür evini az veya çok yemek yüzünden yıkmayacak kadar ye. Yani yemek yüzünden hastalıklara uğramayasın, açlık yüzünden kendini yakmayasın.Zenginsen, acı