Bir zamanlar Basra’da tek uğraşı oğluyla ilgilenmek ve ona güzel bir eğitim vermek olan yaşlı bir adam vardı. Adam bütün parasını oğlunun eğitimine harcadı. Delikanlı birkaç yıllığına uzaklara gitti ve meşhur bir üniversitede zamanın büyük alimlerinden eğitim aldı.Tahsilini bitirip dönme zamanı geldi. Yaşlı adam oğlunu kapıda bekliyordu. Oğlu eve geldi ve b
Bir zamanlar bir dağın yamacında yalnız başına yaşayan bir bilge varmış. Maddi ve manevi dertleri olanlar dünyanın birçok bölgesinden bu yöreye gidip bu bilgini ziyaret ediyor, ona akıl danışıyorlarmış.Bir gün genç bir adam kafasına takılan bir soruyu sormak için buraya gelmiş. Küçük bir kulübe olarak tasarladığı bu yer adeta bir saray yavrusuymuş.İçeride bir
Devrinin önde gelen mutasavvıflarından Ebû Satd Ebu’l-Hayr ile İbn Sînâ, bir eve çekilerek üç gün ilmî konuları münâkaşa ve müzâkere ederler.Toplantıdan çıkan Ebû Saîd’e, “İbn Sînâ’yı nasıl buldunuz?” diye sorulunca şu cevabı verir:“Benim keşf ve ilhamla gördüğümü o biliyor.”Daha sonra aynı soru İbn Sînâ’ya sorulunc
İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar, ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günlerinde, bayramlar da birbirlerine ilginç armağanlar göndererek hediyeleşirlerdi. Böylece birbirlerine zekâ üstünlüğü gösterisi yapma gayreti içerisinde oluyorlardı.Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağı
Bir zamanlar, bütün duygular bir adada yaşarmış. Mutluluk, Üzüntü, Sabır, Öfke, Korku, Kibir, Bilgelik, Sevgi… Her türlü duygu bu adada olduğu için de, adaya “Duygu Adası” deniliyormuş.Ada sakini duygular, günün birinde, tespit edemedikleri bir yerden, adanın birkaç gün içinde batacağı yönünde ısrarlı anonslar duymuşlar. İlk anda bunun bir şaka