Fakir bir saka, o sakanın da bir eşeği vardı. Zayıf zavallı bir eşşekti, sırtında yüzlerce yara vardı. Değil arpa ot bile bulamıyordu.Padişahın atlarının bakıcısı bu sakayı tanıyordu. Onunla eskilere dayanan bir ahbaplığı vardı. Bir gün sakaya rastladı:– “Bu zavallı eşeğin hali ne böyle, nerdeyse zayıflıktan ölecek.” dedi. Saka yana yakıla anlattı:– “Sevgili dost
Bundan yıllar önce zamanın birinde, bir değirmenci varmış. Bu değirmencinin üç oğlu varmış. Değirmenci öldüğü zaman büyük oğluna değirmen, ortanca oğluna eşek, küçük oğluna da kedi miras kalmış. Küçük oğlu bu duruma çok üzülmüş.“Kedi ne işine yarar ki bir insanın?” diye yakınır dururmuş. “Pişirip yiyemezsin bile.” Böyle kendi kendine konuşurken, kedi bütün hepsin
Evvel zaman içinde kalbur zaman içinde çok uzaklarda büyük bir şehirde iki küçük çocuk yaşarmış. Bu çocuklar çok iyi arkadaşmış. Birbirlerini kardeş gibi severlermiş. Oğlanın adı Kay, kızın adı Gerdaymış. Sürekli birlikte oynar, hiç ayrılmazlarmış. Gerda’nın bir de büyükannesi varmış. Büyük annesi çok sayıda masal bilir, sırası geldikçe çocuklara anlatırmış. Bir
Bir zamanlar Hansel ve Gretel adında iki kardeş varmış. Anneleri onlar daha bebekken ölmüş. Oduncu olan babaları, anneleri öldükten birkaç yıl sonra tekrar evlenmiş. Oduncunun yeni karısı hali vakti yerinde bir aileden geliyormuş. Ormanın kıyısında virane bir kulübede oturmaktan ve kıt kanaat yaşamaktan nefret ediyormuş. Üstelik üvey çocuklarını da hiç sevmiyormu
Bir varmış, bir yokmuş, evvel zaman içinde, kalbur zaman içinde develer tellal iken, pireler berber iken, ben dedemin beşiğini tıngır mıngır sallar iken; ülkenin birinde bir köy varmış. Bu köyün halkı mutluluk içinde yaşarmış.Günlerden bir gün köyün bütün evlerine fareler dolmuş. Binlerce fare köyün sokaklarında, evlerde dolaşıyorlarmış. Yatak odasına gitseler, m