Faziletli, iyi ahlaklı, ilim sahibi meşhur bir adamın, huysuz mu huysuz bir kölesi vardı. Ayrıca bu köle çok da çirkindi. Saçları diken gibi dimdik, yüzü kevgir gibi delik deşik, dişleri yılan dişi gibi zehirliydi. Öyle ki şehirde ondan çirkin biri gösterilemezdi. Koltuk altlarından etrafa soğan gibi, ağır ve iğrenç bir koku yayılır, damarları görünen patlak gözl
Dondurucu bir kış gecesi. Rüzgar evin damını dövüp durmakta… Kah pencereleri zorlamakta, kah kocaman ağaçların belini bükmekte, kah yürek hoplatarak ıslık çalmakta… Rüzgarın ve boranın çıkardığı ses geceye hakim…Camları demir bir balyoz gibi döven, kapıları gıcırdatan rüzgarın sesiyle herkes uykunun derin iklimlerinde… Beyazıt’ın mübarek a
Sevdiğiniz şeylerden başkalarına da vermedikçe, tam bir iyilik vasfına eremezsiniz. Her ne harcarsanız şüphesiz Allâh onu bilir.” (Âl-i İmran, 92)Zamanın birinde bir şehirde Kalaycı Dede lakaplı alim bir zat yaşarmış. Şehrin arif şahsiyeti ve akıl hocası, bilge biriymiş. Adından da anlaşılacağı üzere kalaycılıkla uğraşır, yalnızca günlük ihtiyacını karşıla
Doktor olan Metin Bey, etrafındaki insanlar tarafından çok sevilen, dürüst, çalışkan, akıllı ve çok dindar bir insandı. Kur’an’ı çok iyi bilir ve Allah’ın söylediklerini harfi harfine yerine getirirdi.Son derece güzel ahlaklı olan Metin Bey, hiçbir zaman sinirlenmez ve üzüntüye kapılmazdı. Her şeyin Allah’ın kontrolünde meydana geldiğini, başına gelen olayl
Bundan uzun yıllar önce, eski zamanların insanları ilim öğrenebilmek için çok çalışırlar ve karşılarına çıkan her türlü güçlüklere katlanırlar, tahammül ederlerdi. Çok küçük yaşlarda köylerinden, yuvalarından ve ailelerinden ayrılırlardı ve bunu sırf ilim öğrenebilmek için yaparlardı. Yıllarca ailelerinden ve sevdiklerinden uzaklarda zor şartlar altında yaşarlard