Bir varmış, bir yokmuş Tanrının kulu çokmuş. Çok yemesi, çok demesi günahmış. Memleketin birinde, vaktin bir zamanında, bir Keloğlanla ihtiyar bir ninesi varmış. Bu Keloğlan yerinden kıpırdamaz, evden çıkmaz, hiç de çalışmazmış. Elinde maşa, mangaldaki külleri eşeler, sedire yaslanıp mindere yan pala oturur, kediler gibi mır mır mırlanır, uyuklar dururmuş. Ninesi
Keloğlanla KöylülerKeloğlan MasallarıBir varmış, bir yokmuş. Tanrının kulu çokmuş. Çok demesi, çok yemesi günahmış. Vaktin birindde bir ananın bir kel oğlu varmış. Günlerde bir gün bu Keloğlan, anasına:– Ana, gel şu bizim öküzü keselim, köylüyü davet edelim. Sonra da onlar bizi sıraya dâvet ederler. Bir gün birinde, öteki gün birinde, geçinir gideriz. Demiş
Şifalı suKeloğlan Masalları Oku: Bir varmış, bir yokmuş. Köylerin birinde Keloğlan ile yaşlı anası varmış. Çok da fakir yaşantıları ile, büyük sıkıntı içindeymişler ama, gönülleri tok olduğu için, huzurluymuşlar.Aklı epey yavanmış Keloğlan’ın.Bu yüzden, annesinin verdiği işleri doğru dürüst göremez, çoğunlukla unutur, dolayısı ile de çok ağır sözler işitirmiş ann
Karadeniz’in incisi Trabzon’umuzun en büyük İlçe merkezlerinden olan Vafkıkebir ile Tonya arasında Sivri adı ile bilinen bir tepe vardır. Bu tepenin iç taraflarında düz ve geniş bir ova uzanır. Vaktiyle Rum kafirleri bu ovada at koşturur, kılıç kuşanır, ok atarlarmış, Ovadan bakılınca heybetli bir görünüşe sahip olan Sivri’nin tam tepesinde ise veliler yat
Efsaneye göre; bir usta ile kalfası, Mersin’in Mut ilçesi yakınlarında çoşkun bir ırmak üzerinde köprü yaparlar. Bu köprü bugün Gezmeli Köprüsü diye bilinir. Bu köprünün yapılmasına büyük emek veren kalfa Süleyman ustasına bir sebepten dolayı darılır, yanından ayrılır.Süleyman, aynı ırmağın başka bir çoşkun yerine gidip köprü yapmaya karar verir. Başlar köprüyü y