Bir zamanlar Hindastan’ın Benares şehrinde yaşayan Patan Poli isminde tanınmış bir tüccar vardı. Çoğunlukla atla gezerdi. Şehrin en büyük kervanları onun için çalışırdı.Bazı kervanlar batıya Arap Yarımadasına gider oradan çeşitli baharatlar getirirdi.Doğuya ve kuzeye giden kervanlar ise Hindi Kuş Dağlarından geçer, Çin’e doğru yol alırdı. Oradan ipek ve por
Bir varmış bir yokmuş, zamanın birinde, balta girmemiş ormanlardan birine bir adam gelmiş. Onu gören iki ağaç hüngür hüngür ağlamaya başlayınca uzaklardan bir başka ağaç neden ağlıyorsunuz diye sormuş.Ağlayan ağaç:“Artık sonumuz geldi.” Demiş. “İnsan denen canlı ormanımızda ve hepimizi kesecek.”Uzaktaki ağaç:“Korkma” demiş. “Nasıl olsa o bir yabancı. Bizi yeterin
Zamanın birinde maymunun biri, sebze, meyve ve kökler ile besleniyordu. Fakat zamanla yiyecek yemekleri tükenince başka bir ülkeye göç etmek zorunda kaldı. Gittiği ülkede Orangutan Maymunu olan bir büyük amcası vardı. Amcası ona ok, yay ve bir de sihirli bir keman verdi.Aradan uzun yıllar geçti, maymun tekrar vatanına döndü. Kurt ile karşılaştı. Birbirlerine hal
Bir varmış, bir yokmuş. Eski çağlarda, kuzey ülkelerinden birinde, ormanlar içindeki küçük bir köyde, Daniel adında bir çiftçi ve Anna adındaki karısı yaşıyorlarmış. Artık genç sayılmayacak yaşa gelmiş oldukları halde, Daniel ve Anna’nın çocukları yokmuş. Halleri vakitleri yerinde olduğundan, çocuksuz olmak, karı kocayı çok üzmekteymiş. Ama her ikisi de iyi
Büyük Çınar Ağacı ve Pembe Petunya aynı ormanda yaşıyordu. Büyük Çınar Ağacı çok kibirliydi kendini ormanın en büyük ağacı olarak görür kimseleri düşünmezdi. Kendinden başka kimseyi sevmezdi. Pembe Petunya çınarın yanında yaşıyordu. Ama Çınar Ağacı onu hiç görmüyor ve duymuyordu. Bu Petunya’ yı çok üzüyordu. Gökyüzü kapkara bulutlarla kapanmıştı. O gün yağmur yağ