Bundan yıllar önce zamanın birinde, bir değirmenci varmış. Bu değirmencinin üç oğlu varmış. Değirmenci öldüğü zaman büyük oğluna değirmen, ortanca oğluna eşek, küçük oğluna da kedi miras kalmış. Küçük oğlu bu duruma çok üzülmüş.“Kedi ne işine yarar ki bir insanın?” diye yakınır dururmuş. “Pişirip yiyemezsin bile.” Böyle kendi kendine konuşurken, kedi bütün hepsin
İslamiyet öncesinde kullanılan destan anlayışından modern hikâyeye geçişi sağlayan ilk örnekler olarak karşımıza çıkmaktadır.– Bu ürünler sözlü (anonim) olarak halk arasında yaşamış ve dilden dile aktarılarak sonraki nesillere bırakılmışlardır.– İçerisinde olağanüstü olaylar olsa da çoğu zaman gerçeğe yakın olayların ele alındığı halk hikâyelerinde aş
Aralarında Allah yolunda ilerlemeye karar veren iki kardeşten biri, bu amacına ancak kırlık bir yerde, bir dağ başında ulaşabileceğini düşündü ve bunun için bir dağ başına çekilip çobanlık yapmaya başladı. Diğeri zorluklarına rağmen insanların kalabalık olarak yaşadığı bir yerde bu niyetini gerçekleştirmenin daha doğru ve sevaplı olacağını düşündü ve şehre yerleş
Şöhreti her yere yayılmış ve ülkesi oldukça güzel bir melik varmış. Bu melik bir gün Havernak ve Sedir diye bilinen bölgelere doğru sefere çıkmış. Yolda çok güzel bir köşk gören melik çevresindekilere demiş ki;– Bu muhteşem köşk kime aittir? Benden başkası, böylesi ihtişamlı bir saraya nasıl sahip olabilmiş?O esnada onun yanında hikmet ehli bilge bir adam b
Hikayeye göre Uşak’ın ileri gelenlerinden olan Osman Efendi bir sabah uykusundan müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Ancak Osman Efendinin baş ağrısı artarak devam eder. Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka