Bir varmış bir yokmuş. Büyük saraylardan birinde bir kral ve üç oğlu yaşarmış. Kralın iki oğlu kendini beğenmiş ve kötüymüş. En küçük oğlu ise çok iyi yürekli bir gençmiş.Bir gün kral hastalanmış. Sarayın doktorları, kralın hastalığına çare bulamamışlar. Sarayın büyücüsü kralı ancak hayat suyunun iyileştirebileceğini söylemiş. Ancak bu suyu bulmak çok zor ve tehl
Kalbini Kuşlara Veren Çocuk‘’Tanrı kuşları sevdi ağaçları yarattıİnsan kuşları sevdi kafesleri yarattı’’Jacgues DevalMasal Oku: Bir varmış bir yokmuş, adı sanı bilinen zamanın birinde, dağlardan kopup gelen çağlayanların arasında şirin mi şirin küçük bir köy varmış. Her bahar geldiğinde bir başka güzel olurmuş buralar. Doğaya binbir canlılık gelir, bir başka güze
Bir kış günü bir kraliçe pencerenin önünde dikiş dikerken iğne eline batmış. Hemen bir parça pamukla elinden akan kanı silmiş. Keşke demiş kraliçe “teni şu pamuk kadar beyaz, dudakları kan damlası kadar kırmızı ve saçları şu pencerenin pervazı kadar kara bir kızım olsa.”Bir gün kraliçenin dileği yerine gelmiş. Bebeğine Pamuk Prenses adını vermiş. Ne yazık k
Güzel bir göl kenarında bir balıkçıl kuşu yaşıyormuş. Her gün tuttuğu Birkaç balıkla geçinip gidiyormuş. Zaman gelmiş, ihtiyarlamış, artık balık tutamaz olmuş. “Bir şeyler yapmalıyım” diye düşünmüş kendi kendine. Aklına kurnazca bir fikir gelmiş. Göldeki yengece demiş ki:– Geçen gün buraya avcılar geldi. Göldeki balıkların hepsini tutacaklarını
Bir avcı kuş avlamak için tuzak kurmuştu. Tuzağa küçük bir kuş yakalandı. Minik kuşu eline aldı. Hayret; minik kuş konuşuyordu:“Ey büyük efendi! Sen birçok koyunlar, sığırlar, develer yiyerek doymadın da, benim azıcık etimle mi doyacaksın? Ben senin dişinin kovuğunu bile dolduramam.Beni salıverecek olursan, sana üç öğüt vereceğim. Bu öğütlerden ilkini senin elind