Olimpos Tanrılar Ülkesi’nde oturan Baştanrı Zeus’un bir süredir canı iyiden iyiye sıkılmaya başladı. Bu arada dünyadaki ölümlüler de Tanrıları unutmuşa benziyorlardı. Zeus, oğlu haberci Tanrı Hermes’i çağırdı yanına: “Oğlum; şu dünyaya bir şeyler oluyor gene… Biliyor musun, bu inatçı dünyalılar bizleri unutmuşa benziyor… Bizim
Nasrettin Hoca bir akşam yorgun argın eve dönmüş. Karnı çok açmış. Gözlerinden uyku akıyormuş. Hanımı hemen yemek hazırlamış. Birlikte yemek yemişler. Nasrettin Hoca hanımına o gün yaşadıklarını anlatmış, hanımı da komşularından söz etmiş. Nasrettin Hoca yemekten sonra hemen yatmış ve derin bir uykuya dalmış. Gece Nasrettin Hoca’nın hanımı bahçeden gelen tıkırtıl
Nasrettin Hoca’nın hanımı bir gün, büyük bir kazana ihtiyaç duyar. Ama evlerinde uygun bir kazan bulamaz. Hanımı, Hoca’ya:– Efendi, git de komşudan kazan isteyiver, der ve Hoca da komşusunun kapısını çalar. Kapı açılınca Hoca ezile büzüle:– Komşum, şey, şu sizin kazanı bize ödünç verebilir misiniz? Çünkü hanım bulgur kaynatacak da, der.Meğer Hoca’nın
Nasrettin Hoca bir gün çalışmak için tarlasına gidiyormuş. Bu sırada birinin kendisine seslendiğini duymuş. Durup arkasına bakmış. Bir adam cebinden bir mektup çıkararak Nasrettin Hoca’ya göstermiş:– Hocam, ben aylardır başka ülkede yaşayan bir yakınımdan mektup bekliyordum. Gözlerim yollardaydı. Bugün beklediğim mektup geldi.– İyi ya, gözün aydın, de
Çocuklar Nasrettin Hoca’yı çok seviyorlarmış. Hoca’nın da çocukları çok sevdiğini bildikleri için ona şaka yapmaktan çekinmiyorlarmış. Bu sefer niyetleri Hoca’nın çarıklarını alıp kaçmakmış. Bunun için de bir yolunu bulup Nasrettin Hoca’yı ağaca çıkartmaya karar vermişler.Nasrettin Hoca çocuklara,– Hayırdır çocuklar, söyleyin bakalım ne istiyorsunuz, diye s