Şöhreti her yere yayılmış ve ülkesi oldukça güzel bir melik varmış. Bu melik bir gün Havernak ve Sedir diye bilinen bölgelere doğru sefere çıkmış. Yolda çok güzel bir köşk gören melik çevresindekilere demiş ki;– Bu muhteşem köşk kime aittir? Benden başkası, böylesi ihtişamlı bir saraya nasıl sahip olabilmiş?O esnada onun yanında hikmet ehli bilge bir adam b
Kisrâ’nın meclisinde bilgelerden üçü bir araya geldiler. Rum ülkesinin filozofu, Hind’in filozofu ve Büzürcmihr. Sohbet sırasında laf lafı açtı ve söz “Dünyada an zor şey nedir?” sorusunun cevabına geldi.Rum filozof:Fakir ve muhtaç kimsenin yaşlanması, dedi.Hintli bilge: Hasta kimsenin, hastalığın yanı sıra bir de sıkıntı çekmesi, cevabını verdi.Sıra Büzürc
Adamın biri emekli olduktan sonra bir okulun yanında küçük bir ev aldı. Emekliliğinin ilk bir kaç haftasını huzur içinde geçirdi ama okullar açılınca huzuru kaçtı.Okulların açıldığı ilk günden itibaren öğrenciler, dersten çıkar çıkmaz yollarının üzerindeki her çöp bidonunu tekmeliyorlar, anlamsız sesler çıkararak bağırıp çağrıyorlar, dayanılmaz gürültüler yapıyor
Hikayeye göre Uşak’ın ileri gelenlerinden olan Osman Efendi bir sabah uykusundan müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Ancak Osman Efendinin baş ağrısı artarak devam eder. Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka
Bu Okul Aile Birliği toplantısına gitmem gerekli mi, değil mi, hiç bilmiyordum. Söyleyecek bir sözüm yok. Olsa da kalabalıkta hiç konuşamam.Toplantıya geç kalmışım. Ben okula gittiğim zaman, öğrencilerin ana babalarıyla öğretmenler salonda konuşmaya başlamışlardı.Salonun kapısını açıp adımımı yeni atmıştım, ayakta bir kadın yumruğunu sıkarak,— Geç kalıyorlar efen