Yedi KardeşlerBir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde… Bir yoksul adamla karısı ve onların da yedi oğlu varmış. Bunlar her gün yakınlarındaki dağa, ormana ava giderler, ne vururlarsa onları şehirde satar, kazandıklarıyla evlerini geçindirirlermiş.Gel zaman, git zaman, anaları gene hamile kalmış. Oğlanlar bir araya gelip düşünmü
Etrafı yüksek duvarlarla çevrili bahçenin birinde bir çeşme vardı. Susamış bir adam, o yüksek duvarın üstüne çıkmış, hasretle suyu seyrediyordu. Ansızın duvardan bir tuğla söktü ve suya fırlattı. Suyun sesi, güzel ve şirin bir sevgilinin sesi gibi kulağına geldi. Su, nazarında şarab oldu. Adam suyun sesinden o kadar zevk alıyordu ki sık sık tuğlaları söküyor, suy
Bir avcı kuş avlamak için tuzak kurmuştu. Tuzağa küçük bir kuş yakalandı. Minik kuşu eline aldı. Hayret; minik kuş konuşuyordu:“Ey büyük efendi! Sen birçok koyunlar, sığırlar, develer yiyerek doymadın da, benim azıcık etimle mi doyacaksın? Ben senin dişinin kovuğunu bile dolduramam.Beni salıverecek olursan, sana üç öğüt vereceğim. Bu öğütlerden ilkini senin elind
Bağdat’ta yaşayan bir adam, günün birinde büyük bir mirasa kondu. Hiçbir çaba harcamadan öyle çok mal mülk sahibi oldu ki sorma gitsin. Ama malın, paranın değerini bilemedi, har vurup harman savurdu; su gibi para harcayıp keyfine baktı.Paralar suyunu çekince de, teker teker malları satmaya başladı. Hazıra dağ taş dayanmaz, derler. Aynen öyle oldu; adam kısa zaman
Küçük bir adada tek bir öküz yaşıyordu. Öküz her gün adadaki bütün otları yiyor, geriye hiç bir şey bırakmıyordu. Hiç ot kalmadığını görünce de ertesi günü hiçbir yiyecek bulamayıp zayıflayacağım diye büyük bir üzüntü ve endişeye kapılıyordu. Sabaha kadar bu üzüntü ve endişeden ıstırap çekiyor, gözüne uyku girmiyordu.Sabah olunca, Tanrının isteğiyle bütün otlar y