Bir zamanlar denizin derinliklerinde, garip bitkiler, yosunlar, irili ufaklı balıklarla birlikte altı deniz kızı yaşarmış.İçlerinden en küçüğü ve en güzeli olan deniz kızının, en büyük dileği suyun üstüne çıkabilmekmiş. Ama, bunun için on beş yaşına gelmesi gerekiyormuş. İşte o zaman mercan kayaların üstüne oturup, gemileri, ormanları, şehirleri görebilecekmiş. Y
Yoksul bir oduncu, ıssız bir ormanın kıyısındaki küçük bir kulübede karısı ve üç kızıyla birlikte oturuyormuş. Bir sabah yine işine giderken karısına demiş ki;“Bugün öğle yemeğimi büyük kızla ormana gönder. Çünkü öğleye kadar işimi bitiremeyeceğim. Kız yolunu şaşırmasın diye yanıma bir torba darı alıp yollara serpeceğim.”Güneş ormanın tepesine kadar yükselince, k
Bir varmış bir yokmuş, uzun zamanlar önce zengin bir tüccarın üç kızı varmış. Tüccar kızlarını çok severmiş. Bir gün yolculuğa çıkmaya hazırlanırken kızlarına:– Sevgili kızlarım, gittiğim yerlerden size ne getireyim? diye sormuş.Büyük kızı inci bir kolye istemiş, ortanca kızı altın bir yüzük istemiş. Küçük kızı ise sadece bir gül istemiş. Bunun üzerine babası küç
Bir kış günü bir kraliçe pencerenin önünde dikiş dikerken iğne eline batmış. Hemen bir parça pamukla elinden akan kanı silmiş. Keşke demiş kraliçe “teni şu pamuk kadar beyaz, dudakları kan damlası kadar kırmızı ve saçları şu pencerenin pervazı kadar kara bir kızım olsa.”Bir gün kraliçenin dileği yerine gelmiş. Bebeğine Pamuk Prenses adını vermiş. Ne yazık k
Yeşil İmparatorun sol gözü sürekli ağlarmış. Ama sadece sol gözü. Sağ gözü ise hiç durmaksızın açılıp kapanır ve dünyaya derin hüzünle bakarmış. Yeşil İmparatorun üç oğlu varmış. En büyükleri bir gün babasının tahtının yanına gelmiş:– Kral babam senin sol gözün neden hep ağlar?imparator hiç yanıt vermemiş, ama yanında duran mızrağı kaptığı gibi en büyük oğ