Asıllar bir orijinalse, sûretler kopya mahiyetinde ve birer cansız semboldürler. Sûretten amaç; aslı yaşatmak veya ortaya çıkarmaktır. Günümüzde birebir aynı şeyi çoğaltmak mümkün iken, aynı zamanda bugünün sûreti de aslına daha uygun olabilmektedir. Atasözünün ortaya çıktığı dönemlerde aslı sûretinden mahiyet bakımından farklı olabilmektedir. O dönemlerde aslı ç
Demir gibi madenler ateşte eritilerek, sıcakken tavında dövülür ve istenilen şekil verilirmiş.Birisine kötülük ederek onun âhını (bedduâsını) almış olanlar, yaptıkları kötülüğün cezasını ömürleri boyunca çekeceklerdir. Çünkü garip kimsenin âh ateşi demiri bile eritecek derecede güçlü ve tesirli bir ateştir. Mazlumun âhı yerde kalmaz. Güçlü kimseler tarafından zul
Ateşsiz ocağın, içi soğuktur ve dumanı da tütmemektedir. Ocak kelimesinin aile anlamında da kullanılabileceğini düşünerek, böyle bir yerin ise ıssız olduğuna kanaat getirilebilir. Aşksız gönül de tıpkı bu ocağa benzer. Aşk, insanı manen canlı tutan bir ateş gibidir ve insanın içini ısıtır. Aşksız gönül de kendisine Allah tarafından verilen aşk duygusunu kullanmıy
Korku; bir tehlike karşısında can ve mala zarar gelmesi endişesidir. Bu tehlike henüz meydana gelmemiş olabilir. O zaman korku, tehlikenin düşüncesi karşısında duyulmuştur.Bu atasözü; bir konu hakkında kaygı duyarak, neticede kendisinin zarar görebileceği korkusunu hisseden insan, bu korku sebebiyle gereken önlemleri alır ve tedbirli olduğu için de o belâdan kurt
Atasözü. İnsan, ister zengin ve güçlü, isterse yoksul ve güçsüz olsun; yine de ölecek ve bu dünyadan bir gün gidecektir. Allah’tan başka “Her canlı ölümü tadacaktır” âyet-i kerimesinde de buyrulduğu gibi, hiçbir canlı ölümsüz değildir. Uzun yaşayan da, kısa yaşayan da kendisine verilen ömür süresini tamamlayınca dünyadan göçecek, vefat edecektir. Bunu düşünerek h