Bilge yemek zamanında kendisine az miktarda yemek verilmesini isterdi ve tabağına konan yemeği son tanesine kadar bitirirdi. Fakat bize hiç bir zaman aynısını yapmamızı söylemezdi, bunun üzerine ben de kendisine sordum,“Efendim,“ dedim, “Eğer biz de tabaklarımızdaki yemeği senin yaptığın gibi böyle sonuna kadar bitirirsek, kediler, köpekler, kuşlar, fareler ve ka
Bundan yılar yıllar önce, geçmiş zamanlardan birinde, saraylarda padişahların yaşadığı, meydanlarda okların atıldığı, pazarlarda altın sikkelerle alış veriş yapıldığı zamanda… Güzel bir bahçenin tam ortasına kurulu, bembeyaz çok güzel bir ev varmış. Bu evde altın sarısı saçları olan güzel mi güzel, alımlı mı alımlı; al yanaklı, gül dudaklı, boylu poslu, adı
Kediler diyarında bir çok kedi yaşarmış. Bu kediler fareleri korkutur, göldeki balıkları yermiş.Ancak içlerinden bir kedi diğerlerine göre daha iyi niyetli olduğundan, fareleri korkutmaz, gölde yüzen balıkları yemezmiş. Diğer kediler onun korktuğunu düşünüp “Korkak Kedi” diyerek arkasından bağırıp, onunla alay ederlermiş. Bu yüzden de adı Korkak Kedi
VAKTİYLE AZERBAYCAN’IN Gence şehrine zalim ve ahlâksız bir şehzade hükmediyordu. Bir gün sarhoş olmuş, kafası tütsülü, elinde kocaman bir kadeh, şarkı söyleyerek mescide girdi.O sırada mescidin bir köşesinde, sözü sohbeti tatlı, temiz kalpli bir âlim, çevresinde toplanan cemaate vaaz etmekle meşguldü.İnsana böyle olmak yaraşır. İnsan ya âlim olmalı ya da âlimi di
Işıklar geniş pencereli evlere yürüdü önce… Ve camların önünde dolaştı, kapıların önünde dolaştı, caddelerin derinliklerine baktı, sarıdan bir boya çekti. Tamam! İyi ama şehir bir tek cadde, bir tek sokak da şehir değildi. Yeryüzünün büyük aydınlıklar, bereketler dağıtan lambası sonradan aşağılara, çok aydınlık, çok sıcak isteyen, küçük, yaşama yaşama belir