Ayağım Kırık”

Eski Sovyetler’de Tanrı’ya inanmayan ve her şeyin madde ile açıklanabileceğine inanan bir bilim adamı vardı. Bir gün, o kadar yaşlı olmamasına rağmen, eceli gelen bu bilim adamı öldü ve mezarına defnedilinceye kadar morga koyuldu. Bundan sonra yaşananları bilim adamının dilinden dinleyelim.
“Öldükten sonra bedenimden ayrıldım ve kendimi kuş gibi hafif hissettim. Evime gittim Evde eşim ağlıyor, arkadaşlarımsa onu teselli etmeye çalıyordu. Eşimin aslında kendisi için gözyaşı döktüğünü gördüm.
İçinden ‘Ben onsuz şimdi ne yapacağım?’ diye düşünüyordu.
“Daha sonra, ölmeden önce beni kaldırdıkları hastaneye gittim. Orada, kardeşimin yeni doğmuş bebeği vardı ve sürekli ağlıyordu. Yanına gidip ona neden ağladığını sordum. Bana ‘Sol ayağımın bileği kırık. Ama bir türlü anlayamıyorlar’ dedi.”
Sonra, bilim adamının bedenini morgtan çıkarırken, hayat belirtileri gördüler. Hızla hastaneye götürdüler, uzun tedavilerden sonra bilim adamı hayata tekrar döndü. Kendisine geldiğinde ilk söylediği, hastanedeki bebeğin ayağının kırık olduğu, o yüzden ağladığı oldu. Bebeği kontrol ettiklerinde hayata geri dönen adamın haber verdiği gibi, minik yavrunun sol ayak bileğinin kırık olduğunu anladılar.
Eskinin ateist bilim adamı, yaşadığı bu ruhani tecrübeden sonra dine döndü ve hayatını, kendisine bu delili gösteren Yaradana adadı.
İlham Öyküleri
Kategoriler
- Atasözü ve Deyim Hikayeleri
- Başarı Hikayeleri
- Bilgelik Hikayeleri
- Aşk Hikayeleri
- Çocuk Hikayeleri
- Çocuk Klasikleri
- Dede Korkut Hikayeleri
- Dini Hikayeler
- Düşündüren Eğiten Hikayeler
- Duygusal Hikayeler
- Dehşet Hikayeleri
- Efsane Hikayeler
- Eğlenceli Hikayeler
- Guy de Maupassant Hikayeleri
- Halk Hikayeleri
- Genel Hikayeler
- İbretlik Hikayeler
- Kahramanlık Hikayeleri
- Çocuk Masalları
- Kısa Hikayeler
- Korku Hikayeleri
- Macera Hikayeleri
- Mesneviden Hikayeler
- Nasrettin Hoca'dan Seçmeler
- Okul Hikayeleri
- Ömer Seyfettin Hikayeleri
- Roman Özetleri
- Seçme Hikayeler