Süpürgeç Baba 

Anlatılanlara göre, Süpürgeç Baba derler bir Türkmen piri varmış. Tam bir gönül eriymiş. Yaşadığı küçük şehre Horasan’dan gelip yerleşmiş imiş.

Süpürgeç Baba sabah erkenden kalkıp işe başlarmış. Sabahtan akşama kadar sokakları süpürür, tertemiz edermiş. Sağda solda ekmek kırıntısı bile bırakmazmış. Onları toplar, şehir dışına götürür, dağdaki kurtlara kuşlara verirmiş. Bu yüzden sokaklarda en küçük bir çöpe bile rastlanmazmış.

Süpürgeç Baba, her gün işini bitirdikten sonra, karşısına çıkanlara; 

“Ben sokaklarınızı temizledim, siz de yüreklerinizi temizleyin. İçinizdeki kötülükleri atın, birbirinizi sevin ve birbirinizle dostça geçinin.” diye öğüt verirmiş.

Süpürgeç Baba, ömür boyu bu işi sürdürmüş. Öğüt vermeyi de hiç bırakmamış. Nere de bir olumsuzluk görse, oraya iyilik ve sevgi tohumları saçmış. Gülmüş, gülümsemiş; güldürmüş, gülümsetmiş. Kimse onu asık suratlı görmemiş. Bir gün ona;

“Gülümsemediğin an yok Süpürgeç Baba bunun hikmeti ne ola ki?” diye sormuşlar.

Süpürgeç Baba;

“Gülümseme sadakadır ey oğullar! Benim ondan başka verecek neyim var ki?” demiş.

Yaşadığı süre içinde saygı görmüş, onun zamanında insanlar dostça geçinmişler. Sıkça çıktığı, kurda kuşa yiyecek götürdüğü dağa da, öldükten sonra onun adını vermiş insanlar. Süpürgeç Baba Dağı, kendisine bakanlara hep sevgiyi, dostluğu hatırlatırmış; dün olduğu gibi bugün de…

Halk Hikayeleri Dizisi – Derleyen Ali Faruk