İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşmazlar, ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederlerdi. Doğum günlerinde, bayramlar da birbirlerine ilginç armağanlar göndererek hediyeleşirlerdi. Böylece birbirlerine zekâ üstünlüğü gösterisi yapma gayreti içerisinde oluyorlardı.Hükümdarlardan biri, günün birinde ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağı
Bir zamanlar, bütün duygular bir adada yaşarmış. Mutluluk, Üzüntü, Sabır, Öfke, Korku, Kibir, Bilgelik, Sevgi… Her türlü duygu bu adada olduğu için de, adaya “Duygu Adası” deniliyormuş.Ada sakini duygular, günün birinde, tespit edemedikleri bir yerden, adanın birkaç gün içinde batacağı yönünde ısrarlı anonslar duymuşlar. İlk anda bunun bir şaka
Yaşlı bir derviş yol kenarında oturmuş, gözleri kapalı bir halde derinden derine tefekkür ediyordu.Aniden, yoldan geçen bir savaşçının sert ve küstah sesiyle tefekkürü kesildi:“Yaşlı adam! Bana cennet ve cehennemi öğret!”Derviş başlangıçta duymamış gibi davrandı ve hiçbir cevap vermedi. Fakat sonra yavaş yavaş gözlerini açtı. Dudaklarının kenarlarında
Büyük Rus yazarı Turganyev soğuk bir akşamüstü evine doğru yola çıkmış.Yolda bir dilenci kendisinden para istemiş. Bütün ceplerinin kurcalayanTurgan-yev, ne yazık ki hiç para bulamamış.Bunun üzerine kendisine uzatılan soğuk elleri kendi elleriyle ısıtarak:“Kusura bakma kardeşim sana verecek bir şeyim yok” demiş.Dilenci “Verdiniz ya efendim,” demiş, “bana kardeşi
Yaydan Çıkan Ok Gibi Hikayesi, dedikodu yapmanın ne kadar yanlış olduğunu örnekleyerek anlatan, ders almamızı sağlayan güzel bir hikayedir.Bir kadın komşularından birisi hakkında bir dedikoduyu yayıp duruyordu. Birkaç gün içinde bütün köy bu dedikoduyu duydu. Dedikodunun kurbanı derinden yaralandı ve incindi. Dedikoducu kadın daha sonra yaptığından pişman oldu ve