Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud

Rate This Thread:
Results 1 to 1 of 1

Thread: Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud

  1. Go to Thank YouDownload #1
    Go to Thank You
    Kıdemli Üye İnfo's Avatar

    Info

    Go to Top of Post

    Atasözü Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud

    Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud

    Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmud, eğer Allah, geniş bir yaşama yada yetenek kısmet etmemişse, kulun elinden ne gelir? Allah'ın vermediğini kimse veremez, verdiğine de kimse engel olamaz.

    Vermeyince Mabud, neylesin Mahmud

    Vermeyince Mabud, neylesin Sultan Mahmud anlamı şu şekilde :

    Her şey Yüce Allah`ın takdiri iledir. Kimine zenginlik, kimine darlık, kimine de ilim verir. Eğer Yüce Allah, bir kimseye geniş bir imkân, belirli bir yetenek ve zenginlik nasip etmemişse, kulun yapacağı hiçbir şey yoktur. Ne kadar çırpınırsa çırpınsın boşunadır, eline nasibinden fazlası geçmez.

    Eğer Allah, geniş bir yaşama yada yetenek kısmet etmemişse, kulun elinden ne gelir? Allah'ın vermediğini kimse veremez, verdiğinede kimse engel olamaz.


    Vermeyince Mabut Neylesin Sultan Mahmut

    Derler ki, Sultan Mahmutlardan birine kısmeti bağlı bir adamdan söz etmişler. Sultan adamı bir de kendisi denemek istemiş.

    Bir koca tepsi baklava yaptırmış. Üst tabakadan başka tepsinin her tarafına görünmeyecek şekilde altın dizdirmiş. adamını gönderip ona tepsiyi birinin bir adağı diyerek kısmetsiz şahsa vermesini ve şahsı takip etmesini emretmiş.

    Adamımız tepsiyi almış. Yolda bir tanıdığına rastlamış. İkisinin de olaydan haberi yok. Adamımız hikayeyi anlatınca, "senin," demiş tanıdığı gerçek bir hayırseverlik duygusuyla, "baklavadan çok paraya ihtiyacın var. al şu iki altını, sat tepsiyi bana." Teklif adamımızın da işine gelmiş ve tepsiyi satmış.

    Sultan hikayeyi duyunca "fesüphanallah!" demiş. Adamına adamımızın her gün geçtiği köprünün her gün geçtiği tarafına o gelmeden hemen önce altın dizmesini ve kenara çekilip izlemesini emretmiş.

    Adamımız köprüye gelince "ya," demiş, "hep aynı taraftan geçiyorum, bu gün de diğer taraftan geçeyim, bir değişiklik olsun," demiş.

    Sultan hikayeyi duyunca, "ya hazreti pir!" demiş. Adamımızı yaka paça beylik arazilerden birine getirmelerini emretmiş. Getirmişler. Adam korkudan tir tir titrerken ona bir kasnak verilmesini emretmiş ve adamımıza, "bu kasnağı atabildiğin kadar uzağa atacaksın. En son durduğu yere kadar olan arazi senin olacak," demiş.

    Adamımız kasnağı savurmuş. Kasnak havada bir yay çizip gelmiş ayaklarının dibinde durmuş.

    Sultan "ya malik el mülk!" diye haykırmış, "getirin onu!" doğruca haziye gitmiş. Adama bir kürek verilmesini emretmiş. "Küreği daldır, ne gelirse senindir." Adam korku ve heyecandan küreği ters daldırmış ve gele gele bir metelik gelmiş.

    Sultan "kısmeti bağlı" olmanın ne demek olduğunu anlamış böylece.

    Raviyan-ı ahbar, nakilan-ı esrar zikr idürler kim "vermeyince mabut, neylesin sultan Mahmut" meselini dahi şol sultan irad buyurmuştur.




Thread Information

Users Browsing this Thread

There are currently 1 users browsing this thread. (0 members and 1 guests)

Posting Permissions

  • You may not post new threads
  • You may not post replies
  • You may not post attachments
  • You may not edit your posts
  •