Ağzınla kuş tutsan nafile deyiminin anlamı

Thema bewerten:
Ergebnis 1 bis 1 von 1

Thema: Ağzınla kuş tutsan nafile deyiminin anlamı

  1. Gehen Sie zu DankeHerunterladen #1
    Gehen Sie zu Danke
    Kıdemli Üye Avatar von İnfo

    Info

    Gehen Sie zum Anfang des Beitrags

    Deyim Ağzınla kuş tutsan nafile deyiminin anlamı

    Ağzınla kuş tutsan nafile deyiminin anlamı

    Birçok kişinin dilinden düşmeyen ağzınla kuş tutsan nafile deyiminin hikayesi nedir merak ettiniz mi? Gelin açıklayalım: Bir kişi kendini, ya da yaptığı bir işi, karşısındakine bir türlü beğendiremediği, sevdiremediği hallerde söylenen bir deyim.

    Ağzınla kuş tutsan nafile deyiminin anlamı

    Ağzınla Kuş Tutsan Nafile Deyiminin Anlamı:

    Yapılması ve gerçekleştirilmesi en zor işlerin bile yapılması durumunda bile bazı şeylerin imkansız olması anlamına gelen bir deyimdir.


    Ağzınla Kuş Tutsan Nafile Deyiminin Hikayesi:

    Bir gün Fransız elçisi padişahı ziyaret etmek istemiş. Bir türlü huzura kabul edilmiyormuş. Güç bela her yolu denemiş ama kapıcı onu bir türlü huzura çıkarmıyor ve padişahın sinirli olduğunu ileri sürerek erteliyormuş. Kapıcı elçiye o gün yaşanan bir durumdan bahsetmek durumunda kalmış.

    Kapıcı bugün buraya frenkli bir hokkabaz geldi. Taklalar attı, ipler üzerinde gezdi, on adım öteden iğne deliğinden ip geçirdi, en son da bir kuş havalandırdı ve uçarken hop diye ağzıyla tuttu. Padişah onu bile kovdu. Sen ağzınla kuş tutsan bile bugün huzura çıkamazsın dedi. O söz o gün bugündür deyim olarak halk arsında kullanılmaya başlayarak bir olayın imkansızlığını anlatmak için kullanılmaktadır.

    Bir kişi kendini, ya da yaptığı bir işi, karşısındakine bir türlü beğendiremediği, sevdiremediği hallerde söylenen bir deyim.
    Başka bir kaynata ise bu konunun hikayesi aşağıdaki gibidir.

    Bu tabirin hikayesi, Osmanlı devrinden kalmadır.

    Osmanlı Devletinin güçlü zamanlarında, Fransa ile iyi ilişkiler kurulmuş, bu arada, İspanya Kralım ezmek için Osmanlı Devletinin desteğini gören Fransa, Osmanlı Padişahını en büyük hükümdar olarak tanımıştı. Akdeniz'de Türk bayrağı çekerek, Barbaros'un enirine giren Fransız donanması gibi, Fransız ordusu da Osmanlı desteğine güveniyordu. O devirlerde, Topkapı Sarayı'nın arz odasında, huzura kabul edilmeyi bekleyen Fransız elçisi. Kızlar Ağasına, işinin önemli ve acele olduğunu bir türlü anlatamamış, içeri alınmayı sağlayamamıştı.

    Bin bir rica ve ısrar sonunda Kızlar Ağası, sabırsızlanan elçiye şöyle dedi: -Siz ne lâf anlamaz adamlarsınız yahu! Şevketli Sultanımız hazretleri bugün çok hiddetli. Demincek bir Frenk hokkabaz burada idi. Adamcağız ne hünerler gösterdi: Külahının altından tavşanlar çıkardı, alev alev yanan demir çubuklan ağzında söndürdü, sekiz arşın uzaklıktaki iğneye iplik taktı, havaya bir kuş uçurdu, uçun kuşa bir şeyler söyledi, kuş gelip ağzına kondu, o da ağzıyla ayaklarından yakaladı. Sultanımız onu bile huzurdan kovdu. Senin anlayacağın, ağzınla kuş tutsan nafile; ama daha büyük hünerlerin varsa bir kere Zat-ı Şahaneye arz edeyim.




Aktive Benutzer

Aktive Benutzer

Aktive Benutzer in diesem Thema: 1 (Registrierte Benutzer: 0, Gäste: 1)

Berechtigungen

  • Neue Themen erstellen: Nein
  • Themen beantworten: Nein
  • Anhänge hochladen: Nein
  • Beiträge bearbeiten: Nein
  •