Ç harfi ile başlayan deyimler

Thema bewerten:
Ergebnis 1 bis 1 von 1

Thema: Ç harfi ile başlayan deyimler

  1. Gehen Sie zu DankeHerunterladen #1
    Gehen Sie zu Danke
    Kıdemli Üye Avatar von İnfo

    Info

    Gehen Sie zum Anfang des Beitrags

    Deyim Ç harfi ile başlayan deyimler

    Ç harfi ile başlayan deyimler

    Bu yazımızda sizlere Ç harfi ile başlayan deyimler ve deyimlerin anlamları, örnek cümleler hakkında sizlere kısa bilgiler vereceğiz.

    Ç harfi ile başlayan deyimler

    Çakılıp kalmak: Bulunduğu yerde uzun süre kımıldamadan kalmak, hareketsiz durmak.

    Çalımına getirmek: Tasarlanan bir İş için uygun zamanı ya da duru mu bulmak.

    Çalımından geçilmemek : Kurumundan, büyülenmesinden yanına yaklaşılmaz olmak.

    Çalım satmak: Yapay davranışlarla büyüklük taslamak. (Kars. Hava atmak.)

    Çalıp çırpmak : Az çok demeden, eline ne geçerse çalmak.

    Çalmadan oynamak : Çok neşeli, keyifli bir dyrumda olmak.

    Çam devirmek : -1. Karşısındakini gücendirecek söz söylemek. -2. Bil gisizliğini ele verecek sözler söylemek. (Kars. Pot kırmak, gaf yap mak.)

    Çamur atmak (sıçratmak) (birine) : Birini kötü bir işe bulaşmış göste rip lekelemeye çalışmak, İftira etmek. (Kars. Kara çalmak, leke sür mek.)

    Çamura yatmak: Borcunu ödememek, verdiği sözü yerine getirme mek.

    Çam yarması gibi: İhyan, iri gövdeli kimse için kullanılır.

    Çanak tutmak (açmak) (bir şeye) : Davranışlarıyla ya da sözleriyle kendisine kötü bir söz söylenmesine, kötü davranışlarda bulunulması na yol açmak. ‘

    Çanak yalamak : Dalkavukluk etmek, yaltaklanmak.

    Çanak yalayıcı: Yaltaklanan kimse, dalkavuk.

    Çan çan etmek (Ötmek) : Durmadan yüksek sesle gevezelik etmek.

    Çanına ot tıkamak : Birini sesini çıkaramayacak, zarar veremeyecek bîr duruma getirmek.

    Çantada (torbada) keklik : Elde edilmiş sayılan, elde edileceğine ke sin gözüyle bakılan (şey).

    Çapraza getirmek (birini) : Onu tuzağa düşürmek.

    Çapraza sarmak : İçinden çıkılması güç duruma gelmek. (Kars. Çar şafa dolanmak.)

    Çaptan düşmek : -1. Çalışma düzenini bozmuş olmak. -2. Değerin den bir şeyler yitirmek.

    Çarçur etmek (bir şeyi) : Elindeki parayı vb’yi gereksiz yerlere harca yıp tüketmek.

    Çarçur olmak : Yararsız yere harcanıp ziyan olmak.

    Çaresine bakmak : Bir işin, sorunun çözüm yolunu bulmak.

    Çarığı ters giydirmek (birine) : bk. Pabucu ters giydirmek.

    Çarıklı erkânıharp : Okuması yazması olmadığı halde kurnaz ya da uyanık davranan kimseler için şaka yollu kullandır.

    Çark etmek: Verdiği sözden ya da yapacağı İşten dönmek. (Kars. Yüz geri etmek.)

    Çarpık çurpuk : Çok çarpık; eğri büğrü. (Kars. Eciş bücüş.)

    Çarşafa dolanmak : İçinden çıkılmaz duruma gelmek. (Kars. Çapraza sarmak.)

    Çarşambadır çarşamba (demek): Bir konuda gereksiz yere inat (et mek).

    Çatal kazık : -1. Bir konuda değişik tutumları yüzünden işin yürümesi ni engelleyen yetkili kimseler. -2. Çok karışık durum.

    Çatık yüz (çehre, surat) : Öfkeli yüz.

    Çatır çatır çatlamak : Çok kıskanmak.

    Çat kapı: Beklenmedik bir anda.

    Çatlak ses : Uyumu bozan, istenmeyen söz ya da davranış.

    Çatlasa da patlasa da ; “Her türlü çareye başvursa da, ne kadar karşı çıkarsa çıksın.” anlamında.

    Çat pat: -1. Her yerde hazır ve nazır bulunan. -2. Biraz, yarım yama lak.

    Çaydan (denizden) geçip darede boğulmak : Bir işin yapılması sıra sında büyük engelleri aşıp tam sonuca ulaşılacağı anda önemsiz bir-neden yüzünden başarısız olmak.

    Çayı görmeden paçaları sıvamak : bk. Dereyi görmeden paçaları sı vamak.

    Çek arabanı: ‘Yıkıl, git, defol.” anlamında hakaret sözü.

    Çekeceği olmak (birinden, bir şeyden) : Karşılaşacağı kötü durumlar olmak.

    Çekidüzen vermek (üstüne başına, bir yere) : Dağınık bir yeri, üstü nü başını düzgün duruma getirmek, düzeltmek.



    Çekip çevirmek (bir yeri) (birini) : -1 .Bir yeri, kuruluşu düzene koy mak, iyi biçimde yönetmek. -2. Birini tutumlu, düzgün yaşayabilir du ruma getirmek.

    Çekip gitmek : Uzaklaşmak, sıvışmak, kaybolmak.

    Çekirdekten yetişme : Bir meslekte küçük yaştan itibaren görgü ve deneyimini arttırarak ustalaşan kimse için kullanılır.

    Çek (çekiver) kuyruğunu: “Artık ondan hiçbir şey bekleme!”

    Çelişkiye düşmek : Sözleri ya da davranışları; sözleri ile davranışları birbirini tutmamak, birbiriyle çelişmek; tenakuza düşmek.

    Çelme atmak (takmak) (birine) (bir işe) : -1. Çelme ile onu düşür meye çalışmak. -2. İşin başarı ile sonuçlanmasını engellemek.

    Çene çalmak : Oradan buradan konuşmak, gevezelik etmek.

    Çenen tutulsun : “Konuşamaz ot” anlamına İlenme sözü.

    Çenesi açılmak : Durmaksızın konuşmak, gevezelik etmek.

    Çenesi durmamak (düşmek) : Durmadan konuşmak, gevezelik et mek.

    Çenesi düşük : Sürekti ve dayanılmayacak kadar çok konuşan, geve ze kimse için söylenir.

    Çenesi kuvvetli: Kolay ve etkili konuşan kimse için kullanılır.

    Çenesini açtırmak: Konuşması için uygun ortam hazırlamak, fırsat vermek.

    Çenesini (bıçak) açmamak : Herhangi bir nedenle, hiç konuşmamak.

    Çenesini kapamak (kesmek) : -1. Artık konuşturmamak. -2. Susmak.

    Çenesini tutmak : Konuşmamak, sır saklamak; ağzını tutmak*

    Çene yarıştırmak : Gevezelik etmek.

    Çeneye tutmak (birini) : Aralıksız konuşarak ve konuşturarak onu oyalamak.

    Çene yormak : Boşuna konuşmak.

    Çetin ceviz: -1. Yola getirilmesi, kendisine bir durum ya da düşünce nin benimsetilmesi zor olan kimse için söylenir. -’2. Başarılması ol dukça güç olan iş için söylenir.

    Çevir kazı yanmasın : Kırdığı potun farkına varınca sözünü çevirmeye kalkışanlara alay ya da şaka yollu söylenir.

    Çevre yapmak : Girişkeniigiyle pekçpk dost edinmek; muhit yapmak.

    Çıban başı: -1. Kurcalanırsa sonucu kötüye varma olasılığı bulunan sorun. -2. Varlığı, düşünceleri, eylemleri sûrun yaratan kimse.

    Çrfrt çarşısı (gibi): Çok karışık yer için söylenir.

    Çığır açmak : Bir alanda eski görüş, anlayış, biçim ya da yöntem yeri ne yenisini getirmek, başlatmak.

    Çığırından çıkmak: -1. Doğru yoldan ayrılmak. -2. Düzeltilmesi güç bir duruma girmek.

    Çığlık atmak (koparmak) (çığlığı basmak) : Kulakları tırmalayacak korkunç sesler çıkararak acı acı bağırmak.

    Çığlık çığlığa : Çığılık ata ata, bağırıp çağırarak.

    Çıkar yol: İnsanı güç durumlardan kurtaran davranış, başarıya ulaştı ran seçenek, çare; çözüm yolu.

    Çıkış yapmak: Bir tartışmada, karşıt görüşte olanları susturmak ama cıyla sert davranışta bulunmak.

    Çıkmaza girmek: Bir iş içinden çıkılamayacak bir duruma gelmek, (Kars. Batağa saplanmak.)

    Çıkmaz ayın son çarşambası: “Bilinmeyen ve bilinmeyecek olan bir zamanda, hiçbir zaman.’ anlamında şaka yollu söylenir.

    Çıldırmak işten (bile) değil: “Söz konusu ters, aykırı bir durum karşı sında insan delirebilir.” anlamında söylenir.



    Çıngar çıkarmak : Gürültü ve kavgaya yol açmak.

    Çırasını yakmak: Olumsuz ilişkisi ya da kötü davranışı yüzünden biri’ ni büyük bir zarar uğratmak.

    Çıt çıkarmamak: En küçük bir ses bile çıkarmamak.

    Çıt çıkmamak : En hafif bir ses bile çıkmamak.

    Çıtı çıkmamak : Sessiz durmak, uslu oturmak, yaramazlık etmemek.

    Çiçeği burnunda (çiçeği burnunda, çamuru karnında) : -1. Taze, he nüz çıkmış şey için söylenir. -2. Yeni oluşmuş, yeni yapılmış, şey için söylenir. -3. Bir konuda yeni olan kimse için söylenir.

    Çiçek gibi olmak: Temizlenip paklanmak, göze hoş görünen duruma gelmek.

    Çift çubuk : Tarım yapabilmek için gerekli üretim araç ve gereçleri.

    Çift dikiş : Aynı sınıfta iki yıl okuyan öğrenci.

    Çifte kumrular: Birbirlerinden hiç ayrılmayan, birbirlerini çok seven kimseler. (Kars. Ahbap çavuşlar, iki ahbap çavuşlar.)

    [B]Çiğ çiğ yemek




Aktive Benutzer

Aktive Benutzer

Aktive Benutzer in diesem Thema: 1 (Registrierte Benutzer: 0, Gäste: 1)

Berechtigungen

  • Neue Themen erstellen: Nein
  • Themen beantworten: Nein
  • Anhänge hochladen: Nein
  • Beiträge bearbeiten: Nein
  •