Bir zamanlar, ailesi ve hiç kimsesi olmayan, genç ve yetim bir kızı anlatan, güzel bir hikaye vardır. Şimdi o hikayeyi sizlerle paylaşıyoruz.Günün birinde kendisini çok yalnız ve üzgün hisseden kız, çayırda gezmeye gitmişti. Biraz sonra dikenli bir çalıya kanatlarından yakalanan bir küçük kelebek gördü.Kelebek kurtulmaya çalıştıkça dikenler nazik bedenine daha ço
Selma çok sinirli bir kızdı. Olur olmaz şeylere kızar, bağırır, çağırırdı. Evde hiç kimse onu bu kötü huyundan vazgeçirememişti.Doğum gününde arkadaşlarına güzel bir sofra hazırlamıştı. Ama bunu son dakikaya kadar kimseye haber vermediği için doğum gününde pencerelerde beklemesine rağmen kimse gelmemişti. Arkadaşlarını çağırmaya gitti. Önce Özden’i çağırdı, evde
Dayısı Candan’a 10 Lira harçlık verdi. Çocuğun çok sevindiğini görünce sordu, “Söyle bakalım, bu para ile ne alacaksın ?”Candan önce kitap almayı düşündü. Kitabı vardı. Oyuncak? Oyuncağı da çoktu. Defter, kalem. Onları da istemedi.“Kocaman bir çikolata alacağım, hem de fıstıklı“ dedi.Koşarak evden çıktı, köşeyi dönünce arkadaşı Tekin’i gördü. Tekin sordu,“Böyle a
Bir varmış, bir yokmuş… Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, bir padişahın üç oğlu varmış.Padişah, aklı oldukça kıt bir adammış. Yaşına, padişahlığına yakışmayan hareketler yapar, herkesi kendine güldürürmüş. Devlet işleriyle hiç uğraşmazmış. Vaktini hep ava gitmekle, eğlenceler tertiplemekle geçirirmiş.Günlerden bir gün, üç oğlunu da yanına çağırmış, o
Bir çiftçi, on yaşlarındaki oğlunu peşine takıp, bir iş için pazara doğru yola çıkmış. Yolda giderken atın bir eski nalını görmüş ve oğluna:“ Yavrum, şu nalı alıp heybene koyuver, lazım olur.” demiş.Bu çocuk çok aşırı tembelmiş. Onun için sırf bu maksatla yere eğilip nalı almaktan üşenerek:“ O eski nalı ne yapacağız baba? Hadi gidelim artık.