Georges Pouchet’yeIVirelogne’a on beş yıldır uğramamıştım. Prusyalıların yıkmış oldukları şatosunu sonunda yeniden yaptıran dostum Servat ile birlikte avlanmak üzere oraya güzde gittim.Bu yöreyi son derece seviyordum, güzel dünyanın, gözü okşayan, gıcıklayan köşelerindendi. Böyle yerler maddi bir aşkla sevilir. Biz, toprağın büyülediği kimseler, çok
Deniz, kısa ve hep birbirinin aynı dalgalarla kıyıyı kamçılıyor. Hızla esen rüzgârın sürdüğü küçük beyaz bulutlar geniş, mavi göğün ortasından kuş gibi çabuk çabuk geçiyor. Ve köy, okyanusa doğru inen koyağın büklümünde güneşe karşı ısınıyor.Martin-Lévesquelerin evi köyün tam ağzında, yolun kıyısında tek başına. Bu, duvarları kerpiçten, çatısı mavi süsenlerle don
Duygusal Hikayelerden:Arzular kıvrım kıvrımRüzgâr kanatlı AzrailAnlar bilmez molaOnlara karşın heykelim.Sıradan bir sonbahar günü. İstasyon her zamanki gibi insanların Tatlı telaşlarına, tanık oluyor. İstasyona her gidişimde heyecanlanırım, hüzünlenirim. Trenlerin taka tuka sesleri, acı acı çalan düdükleri ben de ayrılıkları çağrıştırır .Oysa onların gara girmesi
Giresun’un Görele ilçesine eskiden Elevi denirmiş, Anlatıldığına göre «Elin evi”nden bozma imiş. Elin evi, zamanla Elevi şeklini almış. Bugün bile Görelilere «Elevi» diye, şaka yollu taktlırlarmış.Efsanenin hikayesine gelince, vaktiyle Görele’nin denize yakın mahallelerinden birinde, bir burunda, zenginlerden birinin çok güzel bir köşkü varmış. Bu köşkün
Yaşlı adamın karısı kendisine 4 altın verdi ve pazardan dört tane eşek satın almasını istedi. Yaşlı pazara gitti ve dört tane eşek satın aldı. Birisinin üzerine bindi ve eve geri dönmeye başladı. Eve yaklaştığında karısının kendisinden istediği şeyi yapıp yapmadığını kontrol etmek istedi ve eşekleri saymaya başladı. Saydı ama kendi bindiği eşeği saymadığı için ü