Bir zamanlar Ayaz adlı bir köle vardı. Takdir bu ya, köle bir gün Sultan Mahmud’un kölesi oldu. Sultan, köleyi taşıdığı asil karakteri sebebiyle çok sevdi.Derken Sultan’ın öylesine itimadını kazanmış ki, bütün sultanlığın hazinedarı tayin edilmiş ve en kıymetli ve zarif mücevherler, taşlar ona emanet edilir oldu. Bu gelişmeyi gören saraylılar ise duru
Ali her şeyi bildiğini zanneden bir filozoftu. Kendisini ülkenin en akıllı adamı olduğunu zannediyordu. Bir gün bir arkadaşının tavsiyesi ile bir deniz yolculuğuna çıktı. Filozof Ali gemide tayfalarla ve kaptanla sürekli olarak felsefe hakkında konuşmaya başladı. Kendisinin konuştuklarından hiçbir şey anlamıyorlardı. Yüzüne boş boş bakmaları üzerine Ali onlara so
Adam tren kompartınına girdiğinde genç bir adamın yanına oturdu. Genç adam biraz sonra kendisine hapishaneden henüz yeni çıkmış olan bir mahkûm olduğunu söyledi. Ailesi kendisinin hapse düşmesinden o kadar utanmışlar ki mahkûmiyeti sırasında kendisini bir kere bile ziyaret etmemişlerdi. Ayrıca bir tane bile mektupları gelmemişti. Genç adam, anne ve babasının faki
Bir Rus yazarı olan Turgenyev bir akşam üzeri evine doğru yola çıkmıştı. Yolda bir dilenci karşısına çıkarak kendisinden para istedi. Bütün ceplerini karıştıran Turgenyev hiç para bulamadı. Bunun üzerine dilencinin kendisine doğru uzattığı iki elinin arasına alarak sıktı ve;“Kusura bakma kardeşim ama sana verecek hiçbir şeyim yok” dedi.Dilenci,“Verdiniz ya efendi
Günün birinde trene binerken Gandhi’nin ayakkabılarından bir tanesi ayağından kayarak çıkmış ve trenin raylarının arasına düşmüştü. Tren hemen hareket etmeye başladığı için de ayakkabısını alamadı. Yanındaki arkadaşlarının şaşkın bakışları arasında Gandhi yavaşça ayakkabısının diğer tekini de ayağından çıkardı ve rayların yanına ilk tekinin olduğu yere doğru fırl