Bir varmış, bir yokmuş… evvel zaman içinde, kalbur saman içinde, develer tellal iken, pireler berber iken, ben babamın beşiğini tıngır mıngır sallarken zamanın birinde bir padişah varmış.Padişah bir gün vezirini çağırarak demiş ki :Al şu lirayı. Bununla bana bir koç alacaksın! Bu koçun etinden et, derisinden kürk isterim. Verdiğim lirayı geri, koçu da diri
“Okula Dönüş”17 Ekim, PazartesiBugün yine okula başlıyoruz. Tatil aylarımız bir rüya gibi geçip gitti. Annem, beni Baretti Okulu üçüncü sınıfına kaydımı yaptırmak için götürürken, bir yandan kırlarda geçirdiğim o güzel günleri düşünüyordum. Şimdi bütün sokaklar çocukların sesleriyle cıvıl cıvıldı. Okula giden cadde üzerindeki kitapçı ve kırtasiyeler,
“Yeni Oğretmenimiz”18 Ekim, SalıYeni öğretmenimiz bu sabah kendini hepimize sevdirmeyi başardı.Sınıfa girdiğinde henüz yerine oturmuştu. Eski öğrencilerinden bazıları “Günaydın öğretmenim!” diyerek sınıfın açık kapısından onu selamlamaya başladılar. İçlerinden bazısı da onun elini öpmek için yanına kadar geliyordu. Bu manzarayı görünce bir
“Bir Felaket”21 Ekim, CumaBu yıl bir felaketle başladı. Bu sabah okula babamla birlikte gidiyorduk. Mösyö Perboni’nin söylediklerini babama anlatırken, okulun kapısının önünde büyük bir kalabalık olduğunu farkettik.Babam, “Mutlaka kötü bir olay var!” dedi heyecanlı bir sesle. Okulun kapısından içeri güçlükle girdik.Büyük salon öğretmenlerin sını
“Arkadaşlarım”25 Ekim, SalıSınıfta en çok sevdiğim arkadaşım Garrone’dir. içimizde en büyük olan odur; sanırım ondört yaşında var. Kocaman bir kafası, geniş omuzları var. Sürekl i tebessüm eden güleryüzlü çehresine bakınca onun ne kadar iyi bir çocuk olduğu hemen anlaşılır.Geçen yıldan tanıdığım birçok arkadaşlarım var demiştim. Sevdiğim arkadaş