HÂTEM-İ ÂSAM, yani Sağır Hâtem diye bilinen zat, bilgisi, takvası ve tevazusu ile haklı bir şöhret kazanmıştı. Bir rivayete göre sağır da değildi. Karısını utandırmamak için, onun işlediği bir suçu duymazlıktan gelerek, bütün ömrünü sağır taklidi yaparak geçirmişti.İşte bu zat, dostlarıyla birlikte bahçede oturuyordu. O sırada sineğin biri örümcek ağına düşmüş, v
Vaktiyle Nil Nehri, bir yıl Mısır’a hiç su taşımadı ve sonunda dayanılmaz bir kıtlık baş gösterdi. Öyle oldu ki, susuzluktan kıvranan insanlar dağlara çıktı. Nil sanki kurumuştu. İnsanlar feryat edip inleyerek yağmur dilediler, ama hiç fayda etmedi. Bunun üzerine içlerinden biri, tasavvuf büyüklerinden Zünnun’un dergâhına koştu: Dini Hikaye“Ey yüce sultan!
1- Çocuğuna bir çorap alsa, “söyle bakayım sana bu çorabı kim aldı?” diye sorar. Kendini gösterir, evladını Kendine yönlendirir. Kendine bağlar.2- Çocuğuna hediye aldığında “evladım, bunu ben aldım ama aslında baban sağolsun, o çalışıp kazandı” der, çocuğunu babasına yönlendirir ona bağlar.3- Çocuğuna hediye aldığında “evladım, bunu ben almış olsam da baban kazan
Allah için çok sevdiği bir dostuydu. Güzel hususiyetleri vardı. İslâmî duyarlılıkları çok yüksekti. İyilikte, yardımseverlikte üstüne yoktu. Dost olunacak bir adamdı. Yalnız bir kötü huyu vardı. Küçük şeylere bile çabuk kırılıyor, inciniyordu. Çabuk kırılmak suretiyle iletişimde hemen bir kopukluk meydana getiriyor; sevdiklerinin, dostlarının olan biteni izah etm
Bir gün etrafına halkalanan sahabilere Peygamber (s.a.v) “zekat, mal ve servetin koruyucusudur, bekçisidir” diyen hadisi söylerken yanlarına bir Hıristiyan tüccar uğradı. Zekat hakkında Peygamberimizin bütün söylediklerini dinledikten sonra kalkıp giderek zekatını verdi.Bu Hıristiyan tüccarın bir de ortağı vardı ki, o sırada Mısır’a ticarete git