VAKTİYLE AZERBAYCAN’IN Gence şehrine zalim ve ahlâksız bir şehzade hükmediyordu. Bir gün sarhoş olmuş, kafası tütsülü, elinde kocaman bir kadeh, şarkı söyleyerek mescide girdi.O sırada mescidin bir köşesinde, sözü sohbeti tatlı, temiz kalpli bir âlim, çevresinde toplanan cemaate vaaz etmekle meşguldü.İnsana böyle olmak yaraşır. İnsan ya âlim olmalı ya da âlimi di
kaplana binen veliGerçeği gözüyle gören, hayat boyunca gerçeğin peşinde koşan din büyüklerinden birisi anlatmıştı:Allah dostlarından biri kaplana binmiş geliyordu. Üstelik kamçı olarak elinde bir yılanı tutmuştu. Onun bu halini gören birisi:– Ey Allah yolunun eri! Gittiğin bu yolu bana da göster! Allah için nasıl amel işledin de bu yırtıcı hayvanları kendin
Günün birinde adamın biri tarlasında çaşırken çok güzel bir mermer heykel buldu. Güzel olan her şeyi seven ve heykeli satın almak isteyen bir koleksiyoncu buldu ve heykeli ona götürdü. Koleksiyoncu heykel için yüksek mebla bir ücret ödedi. Adam elinde parası eve giderken düşündü ve kendi kendine şöyle dedi:“Bu para ne hayatlara değer! Bir insan bu kadar çok paray
Bir zamanlar, zulmüyle nam salmış bir kâhya yaşardı. Etrafındakiler onun eziyetlerinden bıkmıştı. Kimseye acımazdı, nerede bir zavallı görse hemen ezmeye çalışırdı.Günün birinde zalim kâhya bir kuyuya düştü. Ne yaptıysa kuyudan çıkması mümkün olmadı. Çaresiz, imdat istemeye başladı. Büyük bir korkuyla sağına soluna saldırıyor:Kimse yok mu? Ne olur kurtarın beni!
Okuduklarımızdan ders alabileceğimiz ibretlik bir hikaye aslında.Sevdiklerimizin kıymetini onlar hayattayken bilmek, sevilene sevdiğini söyleyebilmek adına – Bir Güzel Hikaye Daha; “Ben Onu çok sevmiştim”- başlıklı hikayemizi okuyunca pişman olmayacaksınız. Değerli yazarımız Murat Çiftkaya’ ya teşekkürler. İyi okumalar.Din adamı yeni ka