Olympos’taki Peleus’la Thetis’in düğünlerine fesatlık tanrıçası Eris davet edilmemiştir… Fesatlık tanrıçası boş durur mu, davetsiz bir şekilde düğüne gelip masanın ortasına altın bir elma koyuvermiş. Elmanın üzerinde “en güzele” yazıyormuş. Bütün kadınlar elma benim, bana yakışır diyerek elmayı sahiplenmeye kalkmışlar, bunun üzerine en güzeli Tanrılar Tanrısı Zeu
Olimpos Tanrılar Ülkesi’nde oturan Baştanrı Zeus’un bir süredir canı iyiden iyiye sıkılmaya başladı. Bu arada dünyadaki ölümlüler de Tanrıları unutmuşa benziyorlardı. Zeus, oğlu haberci Tanrı Hermes’i çağırdı yanına: “Oğlum; şu dünyaya bir şeyler oluyor gene… Biliyor musun, bu inatçı dünyalılar bizleri unutmuşa benziyor… Bizim
Nasrettin Hoca’nın hanımı bir gün, büyük bir kazana ihtiyaç duyar. Ama evlerinde uygun bir kazan bulamaz. Hanımı, Hoca’ya:– Efendi, git de komşudan kazan isteyiver, der ve Hoca da komşusunun kapısını çalar. Kapı açılınca Hoca ezile büzüle:– Komşum, şey, şu sizin kazanı bize ödünç verebilir misiniz? Çünkü hanım bulgur kaynatacak da, der.Meğer Hoca’nın
Nasrettin Hoca bir komşusundan ödünç para almıştı. Borcunu vaktinde ödeyemedi. Alacaklı, bir gün kapısını vurdu.– Kusura bakma Hoca Efendi, alacağımı istemeye geldim.Nasrettin Hoca’nın o anda kesesinde bir akçesi bile yoktu. Komşusuna:– Bak, şu bahçenin kenarındaki çalıları görüyor musun?Buradan geçen koyunların yünleri bu çalılara takılacak. Bu yünle
Nasrettin Hoca bir sabah, güneş doğarken evinden çıkmış. Tarlaya doğru yola koyulmuş. Hava çok güzelmiş. Etrafına bakınırken yolun kenarında bir ceviz ağacı görmüş. Ağacın dibinde biraz uyumak istemiş. “Daha erken, burada biraz dinleneyim. Tarlaya sonra giderim.” diye düşünmüş. Heybesini başına yastık yapmış ve ağacın altına uzanmış. Tam uykuya dalacakken gözü, y