Adaletiyle ünlü Acem şahlarından Feridun’un kıymetli bir veziri vardı. Zeki, ileriyi gören, akıllı bir adamdı. Her şeyden önce Allah rızasını gözetir, sultanın emri sonra gelirdi. Bir sabah halktan biri hükümdarın huzuruna çıkarak:“Ey adaletli Sultanımız! Günlerin huzur içinde geçsin, Allah muradını versin!” diye dualar etti. Sonra da şöyle söyledi:
Sultan Mahmut Han, tebdili kıyafet yaparak bir kahveye girer. Yaşlı çaycıya herkesin tıkandı baba diye hitap ettiğini görüp, bu lakabın nereden geldiğini sorar. Çaycı anlatır:Bir gece rüyamda çeşmemin daha iyi akması için çomak sokup açmaya çalıştım. Çomak kırıldı, suyun akması iyice azaldı, uğraşırken temelli tıkandı, su hiç akmaz oldu. Bunu komşulara anlatınca,
Bir varmış, bir yokmuş. Evvel zaman içinde, kalbur saman içinde zamanın birinde bir Keloğlan varmış. İş bulup çalışmaz, gezer dururmuş. Yolda gördüğü kedileri, köpekleri kovalarmış. Sincaplara taş atar, ördeklerin peşinden bağırır, onların kaçışlarına bakarak eğlenirmiş.Keloğlan bir gün metini çok duyduğu Cengiz Han’ın hazinesini bulmak üzere yola çıkmış. E
Bir gün, bir tavşan mango ağacının gölgesinde oturmak istedi. Ağaca nezaketle seslendi;“Sevgili ağaç, gölgende oturmama izin verir misin?”Ağaç tavşanın bu nazik davranışından çok mutlu olmuştu. Hafif bir sallantı oldu ve yere olgun mango meyvesi düştü. Tavşan yine Mango ağacına çok çok teşekkür etti. Sonra tavşanın sırtında bir kaşıntı oldu. Mango ağacının gövdes
Bir terzinin bir oğlu varmış. Bu çocuk o kadar küçük kalmış ki, boyu bir başparmaktan fazla uzamamış. Bunun için ona “Parmak Çocuk” derlermiş. Ama çocuğun cesareti pek fazlaymış. Bir gün babasına demiş ki:Babacığım, ne olursa olsun ben uzaklara gideceğim! Babası:– Pekâlâ oğlum, demiş. Uzun bir iğne almış, lambaya tutarak ucuna balmumundan bir to