Çok çok eskiden, bir zamanlar uzak bir köyde üç erkek kardeş yaşarmış. Babalarından kalan toprağı birlikte işlerlermiş; elde ettikleri ürün üç gürbüz genç adamın geçinmesine ancak yetermiş. Rafya ya da hasırdan sepetler örüp pazarda satarlarmış. Ama ne kadar çabalarlarsa çabalasınlar, hiçbir zaman geride paraları olmazmış. Hep de evde tuz kalmadığı ya da eski çay
Çok güzel bir masal, iyi okumalar.Aslanı olmayan bir ormana çakal kral olmuş. Ee ne demişler? Koyunun bulunmadığı yerde keçiye “beyefendi” derler. Çakala da kral demişler… Gelin görün ki demekle kral olunmuyormuş. Çakal, masumları cezalandırmış, güçsüzlere zulmetmiş. Olur olmaz isteklerle hayvanları canından bezdirmiş. Orman halkı “Allah böyle kralı düşmanımıza v
hana1916Hikaye Oku;Rahip Naygu’nun burnunu İkeno-o bölgesinde tanımayan yoktu. 15-20 santim uzunluğunda, üst dudağından çenesinin altına kadar sarkan alâmet bir şeydi… Bir o kadar da kalınlığı vardı. Yani tabiri caizse burnu, suratının ortasından aşağıya sarkan kocaman bir sucuk gibiydi.50 yaşını geçkin Naygu, mesleğe başladığı gençlik yıllarından kraliyet
Yeşil İmparatorun sol gözü sürekli ağlarmış. Ama sadece sol gözü. Sağ gözü ise hiç durmaksızın açılıp kapanır ve dünyaya derin hüzünle bakarmış. Yeşil İmparatorun üç oğlu varmış. En büyükleri bir gün babasının tahtının yanına gelmiş:– Kral babam senin sol gözün neden hep ağlar?imparator hiç yanıt vermemiş, ama yanında duran mızrağı kaptığı gibi en büyük oğ
Bundan çok çok önce büyük bir ülkenin çok güçlü bir padişahı varmış. Bu padişahın bir türlü oğlan çocuğu olmazmış.Bu duruma çok üzülen padişah mutlaka bir oğlan çocuk babası olmak istiyormuş. Ne yapsın? Tekrar evlenmekten başka çare yok… Son defa olmak üzere başka bir kızla evlenmiş. Çok geçmeden karısı gebe kalmış. O zaman padişah karısına şunları söylemiş