Sabah vardiyasında dört kampanası çalmıştı. Güverte vardiyasındakilere orsa alabanda eğlenmek, tekmil tayfanın da filikaların yanında hazır olması için emir geldiğinde kahvaltımızı henüz bitirmiştik.Dümencimiz, “İskele! İskele alabanda!” diye haykırdı. “Gabya yelkenlerini ıskotaya çekin! Kontra flok yelkenini toplayın! Flok yelkenini rüzgarın tersine
Bir varmış bir yokmuş. Vakti zamanında çok zengin bir adamın üç oğlu varmış. Adam büyük oğlunu bir vezirin kızıyla evlendirmiş. İkinci oğlu ise fakir bir kız almış. En küçük oğlu, ağabeylerine demiş ki :Babama söyleyin, ben evlenmek istemiyorum! O şehirde de bir ailenin üç kızı varmış. Bunlar bir gün su bakraçlarıyla çeşmeden su alıyorlarmış. Küçük oğlan da o sır
Bir varmış, bir yokmuş, Allahın kulu pek çokmuş. İnebolu, Yanbolu; iki boş bir dolu, bende bilmece dam dolu.Evvel zamanların birinde, bir padişahın ülkesinde, fukara bir balıkçı vardı. Gün geldi balıkçı öldü, bir oğlu kaldı arkada. Babasının sanatını eline alarak, o da balık avcılığına başladı. Gecelerden bir gece, bir düş gördü. Diyordu ki, bir ses. “Yarın tutac
Bir zamanlar Hindistan’da Benares şehrinde güçlü bir kral yaşardı. Onun en büyük zevki oranda av peşinde koşmaktı. Kral ava gittiği zaman daima etrafında elli avcı bulunurdu. Bunların çoğu saray halkı, soylular, vezir ve komutanlar idi.Güzel bir ilk bahar günü, kral Kızıl Orman dedikleri bir bölgeye avlanmaya gitmişti. Bir zamanlar bu bölge av yönünden çok zengin
Bir varmış, bir yokmuş. Eski çağlarda, kuzey ülkelerinden birinde, ormanlar içindeki küçük bir köyde, Daniel adında bir çiftçi ve Anna adındaki karısı yaşıyorlarmış. Artık genç sayılmayacak yaşa gelmiş oldukları halde, Daniel ve Anna’nın çocukları yokmuş. Halleri vakitleri yerinde olduğundan, çocuksuz olmak, karı kocayı çok üzmekteymiş. Ama her ikisi de iyi