Uzun uzun yıllar önce günün birinde, bir bilge çölde öğrencileriyle otururken onlara şöyle bir soru sormuş:“Geceyle gündüzü nasıl ayırt edersiniz? Tam olarak karanlık ne zaman başlar, ne zaman ortalık aydınlanır?”Öğrencilerden biri şöyle cevap vermiş:“Uzaktaki sürüye bakarım, eğer koyunu keçiden ayıramıyorsam işte o zaman akşam olmuş demektir.” diye cevap vermiş.
Bir gün Konfüçyüs’e öğrencilerinden biri şöyle bir soru sordu:“Hocam ölüm nedir?”Büyük alim Konfüçyus öğrencisine şu cevabı verdi:“Hayatın ne olduğunu bilmedikten sonra, ölümün ne olduğunu sana nasıl anlatabilirim?”.Bilgelik Hikayeleri, Kısa Hikayeler
Zamanın birinde bir kişi Filozof Anaksagoras’a şöyle bir soru sorar;“Seyahat etmek, bulunduğunuz yerden başka bir yere gitmek midir?”Filozof ise, “Seyahat etmek, düşüncelerinizi değiştirmek, önyargılarınızdan kurtulmaktır” cevabını verir ve şöyle bir açıklama yapar.Bilgeye sormuşlar: “Dünyada en çok kimi seversiniz?” diye. O da; “Terzimi severim” diye cevap vermi
Bundan uzun uzun yıllar önce günün birinde bir ermişe şöyle bir soru sormuşlar;“Sevgiyi gerçekten yaşayan bir kişi ile onu dilinden kalbine indirmemiş olan bir kişiyi birbirinden nasıl ayırt ederiz” Ermiş onlara bunun nasıl yapıldığını şu şekilde göstermiş.Önce sevgiyi sözde yaşayan kişileri çağırarak onlara sofra hazırlamış. Hepsi yerlerine oturmuşla
Zaman zaman içinde evvel zaman, kalbur saman içinde, bundan uzun uzun yıllar önce ülkelerden birinin bir küçücük köyünde, Bilge Hoca adında, bir bilge filozof yaşarmış. Filozofun bilgeliği bütün ülkede bilinir, başı dara düşen herkes danışmak için ona gelirmiş.Günün birinde filozofun kapısı çalınmış. Filozof kapıyı açtığında bir delikanlı dururmuş karşısında.