Günün birinde bir kaplan bir tilkiyi yemek istemişti. Tilki bundan dolayı kaplana çok kızdı;“Ormanların kralını yemeye kalkmaya utanmıyor musun?” dedi. Kaplan;– Sen nerden ormanların kralı oluyormuşsun?” Dedi. Tilki ise ona;“Gel beraber gezelim, beni görünce hayvanların nasıl korkup kaçtıklarını bir gör, o zaman anlarsın kimmiş ormanlar kralı!”Kaplan ve til
Kurnaz tilkinin biri yaşadığı ormanda gezintiye çıkmış. Hem yürüyor hem de çeşit çeşit kurnazlıklar düşünüyormuş. Kuyruğunu sallaya sallaya gezinirken bir anda neye uğradığını şaşırmış. Adımını atmasıyla kendisini bir kuyunun içerisinde buluvermiş. Bir hoplamış, iki zıplamış, kuyudan çıkamamış. Bakmış olacak gibi değil kuyruğunu kıvırıp oturmaya başlamış.“En iyis
Evvel zaman içinde bir ormanın kenarında küçük bir köy varmış. Bu köyün erkekleri ormanda odun keser, sonra kestikleri odunları satarak geçimlerini sağlarlarmış. Bu odunculardan birisi köyün en dürüst oduncusuymuş. Hiç yalan söylemez, kendi kazandığından başkasında gözü olmazmış.Bir gün, bu dürüst oduncu odun kesmeye ormana gitmiş. Baltasını bir ağacın dibine bır
Bir terzinin bir oğlu varmış. Bu çocuk o kadar küçük kalmış ki, boyu bir başparmaktan fazla uzamamış. Bunun için ona “Parmak Çocuk” derlermiş. Ama çocuğun cesareti pek fazlaymış. Bir gün babasına demiş ki:Babacığım, ne olursa olsun ben uzaklara gideceğim! Babası:– Pekâlâ oğlum, demiş. Uzun bir iğne almış, lambaya tutarak ucuna balmumundan bir to
Evvel zaman içinde bir prenses varmış. Bu prensesin en sevdiği oyun, altın topuyla sarayın bahçesinde oynamakmış. Bir gün yine altın topunu alarak bahçeye çıkmış. Altın topu “hop hop” diye atıp tutarak oynamaya başlamış. Prenses sarayın bahçesinde bulunan küçük bir gölün kıyısına varmış. Burada oturarak altın topuyla oynamaya devam etmiş. İşte tam bu sırada havay